
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Suriye'nin Hama kentine bağlı Maan Köyü'nde 9 Şubat Pazar günü İslamcı militanlar tarafından gerçekleştirilen katliama tepkiler sürüyor.
Katliamı haber yapmamayı tercih eden Anadolu Ajansı (AA) ise, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un katliamı kınayan açıklamasına yer vermek zorunda kaldı.
Ancak Arap Alevilerinin yaşadığı köyde yaşanan katliamı Türkiye'nin desteklediği İslami Cephe ve El Kaide'ye bağlı El Nusra Cephesi birlikte yaparken, AA yayımladığı haberde bu bilgiye yer vermedi.
Katliama ilişkin aşağıdaki açıklamalar yapıldı:
EMEP Genel Başkan Selma Gürkan:
Savaşın son bulması, Suriye halklarının tüm ulus, inanç ve kültürden halklar olarak eşit ve özgür olarak yaşayacağı demokratik bir sistem yerine, kan dökerek güç ve iktidar peşinde koşanlar, halkları katletmeye devam ediyorlar.
Gözü dönmüş katil sürüleri en son 9 Şubat’ta Hama'nın kuzeyinde yer alan ve Alevi köyü olan Maan’da sürdüre geldikleri katliamlarının bir benzerini gerçekleştirdiler.
El Nusra Cephesinin sorumlu tutulduğu katliamda, aralarında kadın ve çocukların bulunduğu en az 41 kişi öldürüldü. Cihatçı örgütler tarafından işgal edilmiş bulunan Maan’da engellilerin de katledildiği saldırıda ölü sayısının daha fazla olduğu da gelen bilgiler arasında.
Bazı bölgelerde bir biriyle çatışan cihatçı örgütlerin, söz konusu Aleviler olunca birleştikleri ve canavarca katliamları birlikte gerçekleştirdikleri görülüyor.
El-Kaide'ye bağlı Nusra Cephesi, İslami Cephe bileşenlerinden Ahrar-Şam ve IŞID'e bağlı Cundu’l- Aksa Tugayının katılımıyla gerçekleştirilen Alevi katliamlarında girdikleri köylerdeki herkes yok ediliyor.
AKP Hükümetinin bir yandan Alevi Dedelerini Hacca götürme organizasyonları tertip ettiği, diğer tarafta Suriye’de Alevi köylerini engelliler, kadın ve çocuklar dahil, sivil ve savunmasız insanları katleden silahlı İslami gruplara TIR’larla silah ve lojistik destek gönderdiği sır değil. Alevi katliamlarını gerçekleştiren grupların bazılarının Türkiye tarafından desteklendiği, bazılarının da Katar ve Suudi Arabistan destekli olduğu biliniyor.
Katliamları gerçekleştiren güçleri ve onları destekleyen devletleri lanetliyoruz.
Türkiye Hükümeti katil örgütleri desteklemekten vazgeçmelidir. Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve tüm emperyalist güçler Suriye’den ellerini çekmelidir.
Suriye’de savaşa son verilmeli; her ulustan, her inançtan ve her kültürden Suriye halklarının eşit, özgür ve demokratik bir düzende yaşamalarının önü açılmalıdır.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hatice Altınışık:
Son üç yıldır bütün Suriye halklarına, Alevilere, Şiilere, Araplara ve Kürtlere büyük acılar yaşatılıyor.
Bu kez de Hama kentinin Ma’an Köyü’nde bir Alevi katliamı yaşandı. Onlarca sivil insan vahşice katledildi. Öldürdükleri Alevilerin evlerinin çatısına çıkarak, "onları müslüman yaptık" diye haykıran katilleri lanetliyoruz. Sivil halka yönelik bu katliamı şiddetle kınıyoruz. Bu katliamın siyasi ve fiili sorumluları er ya da geç insanlık suçu işlemekten uluslararası alanda ceza mahkemesinin önüne çıkarılmalıdır.
AKP iktidarının ve Başbakan’ın bu katliam konusunda suskun kalması, Alevi karşıtlığı üzerine kurgulanan Suriye siyasetinin bir devamıdır.
Bu tür katliamlara gözlerini ve yüreklerini kapatanlara, büyük bir sessizlikle seyirci kalanlara bir kez daha sesleniyoruz: Alevi katliamlarına dur deyin. Paralı katliam çetelerine, bazı Arap devletleriyle birlikte sağlanan lojistik destek, bu vahşetin yolunu açıyor. Bu katliamları yapanlara lojistik destek vermeyin, yardım etmeyin. Emperyal çıkarlar uğruna Suriye'yi ve Suriye halklarını teslim alma taşeronluğundan vazgeçin.
Sessizliğiyle bu yapılanları adeta onaylayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı tavır almaya çağırıyoruz. Suskunluğunuz, Alevilerin öldürülmesine onay vermek anlamına gelecektir.
Mutedeyin müslümanlara sesleniyoruz: Yaşanan bu katliama söyleyecek sözünüz olmalı. Suskun kalmayın, bu insanlık dışı katliamı yapanları lanetleyin.
İnanç farklılıkları üzerinden Alevi düşmanlığını yeniden diriltenleri, AKP Hükümeti dahil suskun kalanları ve katliamcı çetelere lojistik destek verenleri kınıyoruz.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi açıklaması:
1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması sözleşmesine göre insanları sırf Alevi ya da Kürt oldukları için katleden bu çetelerin yaptıklarının tek tanımı vardır: SOYKIRIM!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve AKP Hükümeti bu soykırımın ortağı olmayı sürdürmektedir. TC’nin El Kaideci çetelere maddi manevi desteği bugüne kadar defalarca ortaya çıktı. Son olarak aralarındaki iktidar kavgasından dışarıya TIR TIR soykırım silahı taştı. MİT’in “İnsani Yardım” kamuflajı altında Suriye’ye silah taşıdığını kendileri itiraf ettiler. Katil çetelerin komutanları bizzat TC Devleti tarafından Türkiye’de organize edilen toplantılarda yan yana getiriliyor. Suriye’de patlayan bombalarda, sıkılan kurşunlarda, akan kanda AKP’nin parmak izi var.
Suriye’de devam eden savaşta yüz bini aşkın insan yaşamını kaybetti. Milyonlarca insan evinden barkından oldu. Sığınmacı olarak başka ülkelere giden insanlar savaşçı değilse, açlıkla, sefaletle karşı karşıya kaldı.
ABD ve batılı emperyalist güçler kendi çıkarları için Suriye’yi ve Ortadoğu’yu yangın yerine çevirdiler. Halkları birbirine kırdırarak kendi iktidarlarını pekiştirmek istiyorlar. Bunu din ve demokrasi mücadelesi kisvesi altında yaptırıyorlar. Kar ve iktidar hırsları Lazkiye’de, Hama’da, Maan’da Alevilerin; Rojava’da Kürtlerin, Süryanilerin; Malula’da Hıristiyanların katledilişine seyirci kalmalarına, hatta destek olmalarına yol açıyor.
Bütün bu katliamlara rağmen Suriye halklarının kaderini emperyalizm ve onların silahşorluğunu yapan El Kaide ile uzantıları değil, halkın özgür iradesi belirleyecektir.
Ne emperyalist güçler, ne de halklarına zulüm eden bölge devletleri kazanamayacak. Tarihleri kan ve katliamla dolu olan bu güçler halkların örgütlü gücü karşısında yenilecek, hesap vermek zorunda kalacaklar.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi olarak Suriye’de gerçekleşmekte olan Alevi ve Kürt soykırımını kınıyor, bu terörist güçlerin bölgeden derhal çekilmesini ve destekçileriyle birlikte uluslararası mahkemelerde yargılanmasını istiyoruz.
'ÖNCELİK AKAN KANI DURDURMAK'
Suriye Cumhuriyeti’nin Cenevre'deki resmi heyetinden Faysal Mikdat, BM Suriye Özel Temsilcisi el Ahdar el İbrahimi'nin katılımıyla muhalefet heyetiyle bir oturum düzenledi. Suriye resmi heyetinin talebi üzerine, Hama'nın Maan Köyünde yapılan katliamda ölenler ve tüm Suriye şehitleri için bir dakikalık saygı duruşu yapılması ardından görüşmeler başladı.
Suriye resmi heyeti üyesi Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdat, resmi heyetin Cenevre'de bulunduğu temaslara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında Mikdat, koalisyon heyetinin hayata geçirilmesi talebinde bulunduğu 1.Cenevre Deklarasyonundan oldukça uzak olduğunu belirtirken, baştan beri herhangi bir siyasi sürece geçmeyi mutlak bir şekilde reddettiğine dikkat çekti.
Mikdat koalisyon heyetinin Suriye'de terör ve şiddetin sonlandırılması amacıyla terörle mücadelenin müzakerelerin gündemine alınmasını kesinlikle reddettiğine vurgu yaptı.
Resmi heyetin Suriye'deki krizin çözümüne ulaşmakla birlikte Suriye halkının acılarını ve seslerini duyurmak için Cenevre oturumlarını sürdüreceğini belirten Mikdat; Suriyelilerin kanlarının akıtılmasına son vermenin Suriyeli istisnasız herkesin temel önceliği olması gereğini söyledi. Mikdat terör ve şiddete son verme meselesinin tartışılması ardından resmi heyetin istisnasız hiçbir konuyu masaya yatırma ve tartışmaktan çekinmediğinin altını çizdi.
Binlerce teröristin Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak toprakları üzerinden Suriye'ye geçtiklerini ve Suriye'de her türlü vahşeti işlediklerini savunan Mikdat; bunun da dünyanın büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmesine rağmen koalisyon heyeti tarafından kabul edilmemesinin dikkat çekici olduğuna vurgu yaptı.
Kaynak:http://www.demokrathaber.net/