
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Muhalefet kavramını oldum olası sevmem. Muhalefet yerine “alternatif” kavramı bana hem sıcak hem de daha doğru gelir. Bu yüzden de iktidarı isteyen bir partinin de kendisine “ana muhalefet partisi” gibi bir kavram yerine, “iktidar alternatifi parti” kavramı yakıştırması daha doğru olur. Örneğin CHP, kendisini böyle sunmaya başlarsa üzerine yapışmış “müzmin muhalefet” algısından da kurtulma şansını yakalayabilir…
Diğer konular bir yana ama CHP Irak’a gitmekle tam da bunu yaptı ve iyi bir iş çıkardı! Bu hamle, CHP’nin son zamanlarda yaptığı en iyi hamleydi! Kılıçdaroğlu, keşke Bağdat’tan Erbil’e, oradan da Kerkük’e de gitseydi, Barzani’yle de görüşseydi. Olmadı… Ancak bu “yarım hamle” bile AKP’nin ezberini bozmaya yetti. İslam coğrafyasında da, dünyada da neredeyse Müslüman Kardeşler ve El Kaide dışında bir tek dostu kalmayan AKP ne derse desin, CHP’nin şimdi de Mısır Hükümeti'nin davetine icabet etmesi yalnız CHP için değil, Türkiye’nin yeni dönemi için son derece önemli adımlardan biri olacağa benziyor. Bu hamlenin, başka yerlerle ilişkisi var mıdır, yok mudur bilemem ama bu hamlenin İran, Rusya ve Amerika liderlerini de kapsayacak şekilde büyümesi ve CHP’nin bu liderlerle görüşmesi, kamuoyunda AKP’nin karşısında ciddi bir iktidar alternatifi olduğunu göstermeye fazlasıyla yeter… (Yaklaşık bir yıl önce, Merdan Yanardağ başkanlığında gazeteden bir heyetle Sayın Kılıçdaroğlu’na yaptığımız ziyarette tam da buna benzer önerilerimiz olmuştu. İktidar alternatifi bir partinin Irak, İran, Suriye, Rusya ve ABD ile görüşmeden, Chavez -o zaman henüz ölmemişti- gibi dünyanın öne çıkmış liderleriyle görüşmeden iktidar şansının olmadığını telaffuz etmiştik...)
* * *
Bir süredir “Müslümanın Müslümana” propagandasına dönüşen “Türkün Türk’e” propagandasında da deniz bitti! Erdoğan ve ekibinin söyledikleri artık laftan öteye geçmiyor! Çünkü ABD de, Batı da İslamcılardan demokrasi çıkmayacağını gördü! Suriye’ye “müdahale” konusunda hepsinin birden “arka arkaya ipe un sermeleri” tesadüf değil. Bombalama edebiyatını sürdüren ABD’nin Esad’ı devirmek istemediğini açıkça söylemesi de bu gerçekle doğrudan ilgili. Aynı yaklaşım Mısır için de geçerli. “El Kaide mi, Müslüman Kardeşler mi” sorusunun cevabı bu yüzden çok açık bir şekilde “Komutan Sisi” oluverdi!
Yalancı pehlivanlıkları boş verip, gerçeğe bakmalı; St. Petersburg’taki G-20 Zirvesi’nde Obama ile Hollande Suriye konusunda neredeyse izole olmuş durumdalar! Avustralya dışında 20’ler Grubu’na bağlı kaç ülke Esad’ı cezalandırma operasyonuna asker ya da silah vermekten yana, lütfen dönün bir bakın! Suriye konusunda “yumuşadı” dedikleri Rusya lideri Putin’in tavrı çok net. “Suriye’de kimyasal silah kullanılmadı” diyen yok. Putin, “Esad’ın kimyasal silah kullandığını ispat edin, birlikte müdahale edelim” diyor ama Suriye ile ilgili bütün cümleleri her diplomatik siyasetçi gibi sonu “hayır”la biten “Evet, ama” ile başlıyor. Hepsi bu!
Erdoğan’ın kendi medyası üzerinden yaratmaya çalıştığı sahte söylemlerin pratikte bir karşılığı kalmamış durumda. Güvendiği bütün dağlara karlar yağdı! Nitekim, Erdoğan, D 20 zirvesinde yan yana aynı masa etrafında oturacak olmasına rağmen, Obama’dan kısa bir görüşme için bile randevu alamamış durumda. Anlaşılan o ki, Erdoğan “büyük politik açılımlarını uzun uzun anlatmak için” Obama ile ancak “ayak üstü” görüşme şansını yakalayacak!
* * *
İşte böyle bir ortamda CHP’nin Irak ve Mısır ziyaretleri önemli ve mutlaka devamının gelmesi gerekir. Çünkü AKP’siz yeni bir siyasal iklim yaratmak ve barış ancak alternatif bir politika üretmekten ve inisiyatif almakla mümkün olur. Bunları işaret eden Gürsel Tekin’in dünkü açıklamaları umut ve güven verici gözüküyor: “Türkiye’deki bütün darbelerin bedelini solcular, sosyal demokratlar ve CHP ödemiştir. Bize darbeci diyen Başbakan’ın darbeden hiçbir mağduriyeti var mıdır? Bugünkü iktidar bir darbe sonucunda oluşmuştur. CHP Irak’a gitti. Mısır’a da gidecek. Önümüzdeki günlerde Ortadoğu coğrafyası dahil olmak üzere onlarca ülkeye de gideceğiz” diyen Gürsel Tekin, burada durmuyor ve savaş çığırtkanlıklarına karşı barış mitingleri ile sokağa çıkacaklarına işaret ediyor. Üstelik yalnızca barış için değil, demokrasi ve özgürlük için de…