English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Son Makaleler
Ali KENANOĞLU
Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!

Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Turan ESER
Küreselleşen Kerbela

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

Ali KENANOĞLU
500 haftadır aynı yerde

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
Kalemin vicdanı, yaşamı 'Like', barışı 'Share' yazar
Yayınlanma Tarihi: Çarşamba, 04 Eylül 2013
Kalemin vicdanı, yaşamı 'Like', barışı 'Share' yazar
Yazar: Turan ESER
En büyük ihtiyacımız insanileşmek. İnsanı ve insanlığı yok etmeye yönelik savaş tasarımları değil. Evrensel “yaşama hakkı” Suriye’de, Mısır’da, Gezi direnişinde ve dünya’nın birçok yerinde zalimlerin savaş ve şiddet politikalarıyla elimizden alınıyor. Her gün ölüm haberleri geliyor. Kanlı örtülerin altındaki çocuk cesetlerinin gerçek katilleri gizleniyor. Evindeki ölümlere sızlamayan vicdan, Mısır ve Suriye’de gözyaşına dönüşen ikiyüzlü vicdana dönüşerek, gözyaşlarıyla katilleri gizliyor. İnsanlık dışı katliamların fotoğraflı ve videolu haberleri, sosyal paylaşım sitelerinde “zaferin” resmi olarak paylaşılıyor. Bunları “beğen” ve “paylaş” emrine uymamız ve çoğaltmamız isteniyor. Ölümü ve öldürmeyi “like” ve “share” kültürü ile vicdanlarımız kurusun istiyorlar. Oysa şimdi ölüm ve savaş karşı, yaşamı “like” ve barışı “share” zamanıdır. Çünkü her birimiz, sınırımızdaki ölümlerden, Ortadoğu ve Suriye’deki emperyalist müdahale ile üretilen iç savaşların yarattığı sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik tahribatlara ve insanlık dışı etnik ve mezhepsel kıyım savaşlarına gizlenmiş enerji ve egemenlik savaşlarına tanıklık etmek istemiyoruz. Ortadoğu haklarının kendi kaderlerini tayın etme hakkına müdahaleye, Suriye’ye müdahale için savaş çığırtkanlığı yapan AKP’nin politikalarına, halklara ölüm ve gözyaşlarıyla yaşatan politikalarına karşı, tek yol barıştır. Savaşın mağdurları olan kadınlara yönelik toplu tecavüzlere, yargısız infazlara, işkencelere, savunmasız insanlara ve çocuklara yönelik acımasız saldırılara ve bombalanmalara, insancıl hukuk ilkeleri ve insan hakları ihlallerine göz yumuluyor. İnsansızlaşan emperyalist ve mezhepçi politikalar ve propaganda nutukları savaşa davet çıkarıyor. Savaş meydanlarını, topların, tankların, silahların ve kana susamışların çığırtkanlıkları boğarken, savaş kurbanlarının çığlığı duyulmuyor. Savaşı kutsallaştıran dil, kalem ve politikalar, “savaşın toplumsal bir cinayet” olduğu fikrine, “savaş demokrasi götürmek için” diyerek cevaplıyor. İnsanı, haklarıyla yaşayan yurttaşlıktan ihraç ederek, savaşın, şiddetin, zulmün, açlığın ve yoksulluğun kucağına atıyorlar. Milyarder zengin kulüpleri ve savaş lobileri küresel hoyratlıklarını, ana akım medyanın ekranındaki sözünü, gazetelerindeki kalemlerini satın alarak çirkinliğini örtmeye çalışıyor. Kalemini zalimin zulmünü şirinleştirmek için kullananlar, savaşın şiddetini demokratikleşmenin ve özgürleşmenin yolu olduğu yalanını anlatıyorlar. Bugüne kadar yapılan askeri müdahalelerin, dünya tarihinde demokrasi sayfasına tek bir iyilik harfi yazmadığı hakikatine kör kalıyorlar. Ortadoğu’da bombalar, silahlar, savaş ve ölüm için para döken emperyalist cömertlik, halkın eğitim, sağlık ve demokrasinin ihtiyacı için cimrileşen “tasarruf politikalarına” sarılıyorlar. Gücünü kaleminde alan muhalif gazeteciler, mürekkebini adalet, vicdan, barış ve insanlıktan alarak dolduruyor. Savaşsız ve zulmün kol gezmediği başka bir hayatın mümkün olabileceğini yazıyorlar. Kalemini zalimlerin zulmüyle akıtılmış kandan dolduran yandaş gazeteci, savaş soytarılarının sofrasına menfaat kapılarından geçerek oturuyor. Çünkü insansızlaştırılmış makaleleri yazan kanlı mürekkep, bedeli ödendiği için vicdan kapısını açmaya cesaret edemiyor. Suriye’de ölümlere sehpa kuranlara, kalemiyle cellâtlık yapan, yandaş gazetecilerin yüzlerindeki maskeler bir bir düşüyor. Ölümün iplerini çekmek için, vicdanın değil, menfaatin kapısından giriyorlar. Savaş karşıtlarının sayısı artıkça, savaş lobisi savaş taraftarlarını artıracak medya mühendisliğini devreye sokuyor. Savaşın “haklılığına” inandırılacak toplumsal algı inşa ediliyor. Oysa her kim ki; “özgürlük, barış, demokrasi ve güvenlik için savaşmak ve ölmek gerekiyor” diyorsa yalan söylüyor! İnanmayın!
Etiketler: Kalemin vicdanı, yaşamı \'Like\', barışı \'Share\' yazar,turan eser,yazar