
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Hafta sonu, Yeşilpınar Belediyesi’nin bu yıl onuncu kez gerçekleştirdiği “Defne Kültür-Sanat Festivali” kapsamında düzenlenen bir foruma katılmak üzere, bizim gazeteden Ömer Ödemiş ile birlikte Yeşilpınar’daydım.
Yeşilpınar, Antakya’nın küçük beldelerinden biri. Yeşilpınarlılar Antakyalıların çoğunluğu gibi, kendi şehirlerinden bahsederken Hatay yerine Antakya ismini kullanmayı tercih ediyorlar. Bu yalnızca bir ağız alışkanlığı da değil, politik bir tercih... Antakya merkezi başta olmak üzere, Yeşilpınar’da, Harbiye’de, Samandağ’da AKP’nin varlığı bile hissedilmiyor ama 2009’da Hatay Belediyesi’ni AKP kazanmış. Sünnisi, Alevisi, Hıristiyani, Ermenisi ile birçok farklı inanca, Araplar başta olmak üzere Türk ve Kürt gibi birçok etnik kimliğe beşiklik eden böyle bir kentte ayrımcılığı dillere destan hale gelen AKP’nin seçimi kazanmış olması ise klasik bir Türkiye gerçeği!
Her fırsatta “barışın ve kardeşliğin kenti” ilan edilen, hoşgörü merkezi olarak gösterilen Hatay’da barış da, kardeşlik de laf düzeyinde. Hoşgörü ise çoğunluğun söylediklerini kabulle yakından ilgili bir kavram gibi duruyor. Çoğunluğa, bu anlamıyla da AKP’nin siyasi iktidarına yakın ve şirin gözükmenin adı Antakya’da hoşgörü olmuş! Antakyalılar hoşgörü olacaksa, kardeşlik olacaksa bunun ancak eşitlikle mümkün olabileceğini çok iyi görmüş durumdalar. Nitekim, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik açıklamaları, desteklediği Sünni gruplar, Esad’ın Aleviliğine yönelik aşağılayıcı yaklaşımlar ve Suriye’deki Hıristiyanları yok sayan tavrı bu gerçeği yeterince gösteriyor…
Türkiye’nin Suriye politikasının, Esad düşmanlığının en azından yukarıda saydığım bölgelerin hiçbirinde karşılığı yok. Adı “Özgür” olsa da, özgürlükle alakası olmayan Özgür Suriye Ordusu’nun Lazkiye’de Alevi köylerine yönelik saldırıları sonrası AKP’ye karşı tepki çok daha fazla artmış durumda. Şam’da yaşanan kimyasal katliamın ise Esad tarafından yaptırılmış olabileceğine bir tek kişinin ihtimal verdiğine bile tanık olmadım. Tersine, birçok kişi katliamın Sünni İslami gruplar tarafından yapıldığına inanıyorlar. Savaşın bitmesi isteği ise oldukça güçlü bir istek. Antakyalılar, savaştan dolayı kentte gerilimin had safhada olduğunu belirtirken, ekonomilerinin de çöktüğüne işarete ediyorlar. Esnaf kan ağlıyor. Antakya merkez başta olmak üzere, örneğin Harbiye savaş öncesi tam bir turist merkeziymiş. Savaş doğal olarak kentten turistleri hızla uzaklaştırmış!
Yeşilpınar Belediye Başkanı Malik Kılıç, festivalin açılışında yaptığı konuşmada bu ve benzeri gerçeklere dikkat çektikten sonra, “son iki yıldır yaşanan savaş ve şiddet ortamından dolayı festivalin içeriğinden müziği ve diğer etkinlikleri çıkardık. Bu yüzden geçen yıl olduğu gibi bu yıl da savaşa karşı sesimizi düzenlediğimiz forumlarla yükseltiyoruz” dedi ve bütün barışseverleri bu süreci desteklemeye davet etti. Forum başlamadan onlarca çocuk ellerinde farklı ülkelerin bayrakları ile bir geçit töreni düzenlerken, bu gösteriyi organize eden annelerin en çok dikkatini çeken şey, neredeyse bütün çocukların Suriye bayrağını taşımak için birbirleriyle yarış içine girmeleri olmuş! AKP’nin bölgeye yönelik politikası ve kullandığı dil, bölgedeki Arap Alevileri başta olmak üzere, bölge insanını Suriye’den uzaklaştıracağına yakınlaştırmış. Bölgede yedisinden yetmişine, herkeste müthiş bir Suriye sevgisi var...
Bölgede Suriye ve Esad’a karşı büyüyen sevginin dışında, bir başka sevgi seli daha var. Gezi direnişi sırasında öldürülen Antakyalı Abdullah Can Cömert ve Ali İsmail Korkmaz isimleri ne zaman geçerse geçsin alanda bir alkış tufanı kopuyordu! Abdullah ve Ali İsmail’in öldürülmeleri bölgede korkuyu değil tersine cesareti büyütmüş, adalet ve eşitlik talebini öne çıkartmış…
Antakya’da anlatılanların ötesinde insanlar kendi çocuklarına seslenirken duyduğumuz en çok isimlerden birkaçı Deniz, Mahir ve Mihraç’tı. Bu ve benzeri isimler 12 Eylül sonrası Antakya’da doğan çocuklara sıkça verilmiş. Anlaşılan o ki, yeni dönemde de Antakya’da doğan çocuklar arasında Abdullah Can ve Ali İsmail ismine oldukça sık rastlayacağız!
Küçük bir belde belediyesi olan Yeşilpınar Belediyesi’nin yükselttiği barış çığlığının karşılık bulabilmesi için, Türkiye’nin ve bölgenin barış ve adalet arayıcılarının bir adım öne çıkması gerekiyor…