
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Vicdan ve inanç, iktidara ve dinsel milliyetçiliğe esir olursa, muktedirin dili olur.
Vicdanı erkekleşir, inancı mezhepleşir.
Fetvaları kadına nefreti öğütleri ve ayrımcıdır.
Egemenlere kulluğunu, insanı kullaştırarak gizler.
Resmi ulemadır. Diyanet’te ikamet eder.
İktidarın suflörlüğünden beslenir.
Vicdanı, inancı ve dili sadece iktidarın erkeğini okur ve korur.
Zalim ile mazlumun ayırtını yapamaz. Fetvası, hutbesi ve vicdanı iktidarın ruhunu üfler.
Sırtını devlete yaslar ve şeriatın kadınına bakarak, onu “dini ve akli eksik yaratık” olarak görür.
Uludere katliamı tartışmalarında “kürtaj katliamdır” diyen başbakanı "„kürtaj haram ve cinayettir" fetvası ile desteklemişti. Kadının bedeni ve rahmi hakkındaki fetvalarıyla, kadın üzerinde dinsel tahakküm kurma hakkını kendinde görüyor.
Diyanet İşleri Başkanını Mehmet Görmez’den bahsediyorum.
“KADINA KARŞI ŞİDDETLE UĞRAŞMAYIN”
Resmi ulemanın hedefinde eşit görmediği kadın var.
“Kadına yönelik şiddetin önlenmesine” dair BM toplantısında, "kadına karşı şiddetle uğraşacağınıza önce insanlığa karşı cinayetleri önleyin” diyerek, kadınların maruz kaldığı şiddeti önemsiz kılar.
Bu diplomatik fetvası nasıl okunmalı? Kadınların “insan olmadığı”, maruz kaldığı şiddet ve tecavüz suçlarını “insanlık suçu” olmadığını mı? Yoksa Ortadoğu’da ya da Türkiye’de kadınlar şiddete maruz kalıp ölmüyorlar mı? Hangi insani vicdan, adalet, hukuk ve ahlak anlayışı kadını insan, kadına yönelik cinsiyetçi cinayetleri insanlık suçu olarak görmez?
Milyonlarca kadın, Alevi, ateist ve farklı inanç gruplarından insan razılığı olmadan diyanet için vergi ödüyor. Resmi ulema ise kadın üzerinde dinsel tahakküm kurarak suç işliyor.
“Kadına yönelik şiddetle uğraşmayın” demek öncelikle insana yönelik tehdittir.
Devletin uleması böyle buyurursa, cemaat ve 145 bin imam ne yapar?
HANGİ VİCDAN?
Türkiye’nin kadına karşı suç dosyası kabarıktır.
İktidar, yargı ve diyanet kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve tecavüz suçlarının üstünü örtüyor. Cinsiyetçi cinayetleri ve kadına yönelik şiddet suçlarının delilerini karartıyorlar.
Her 4 saate bir kadının ya da kız çocuğunun tecavüze maruz kaldığı ülke adına BM’de, kadına yönelik insanlık suçu inkâr edilerek konuşulamaz.
Son 4 yılda 700 kadın ve bu yılın ilk altı ayında 106 kadın erkeklerce öldürülüyor.
Her yıl on binlerce tecavüz suçu işleniyor. Kadına yönelik şiddetle “uğraşılmadığı” için sayılar artıyor. Kadınlara ve 12-13 yaşlarındaki kız çocuklarına tecavüz edenleri serbest bırakan yargı kararları resmi devlet katliamı niteliğindedir.
Suriye ve Mısır’daki katliamlara gözyaşı dökenlerin, vicdanları ve gözyaşları Madımak, Roboski, Rojava’lı Kürtler ve Lazkiye’li Aleviler için kuruyorsa, insanlık suçu yerine, mezhepçilikle ilgilendiklerini gösterir.
ULEMA DA ERKEK!
Diyanet’in 2013 yılı bütçesi, 4 Milyar 604 Milyon 649 bin TL olup, yüzde 50’si kadınların vergisinden oluşur. Diyanetin 145 bin kadrosunun, yüzde 90’nı ise erkektir.
Diyanetin 89 yıllık geçmişine rağmen, tek bir kadın dahi Diyanet kurumuna Başkan olamamıştır.
Neden?
81 ilin müftüsü erkektir.
Tek bir kadın müftü ya da imam yoktur!
Neden?
Diyanet ve resmi ulema kadını eşit görmüyor!
Çünkü Diyanet Sünni ve erkek temsilcisi bir kurumdur.
Kanımca resmi ulema ayıplarıyla yüzleşmeli ve Diyanet İşleri Başkanlığı derhal özelleştirilmelidir.
Çünkü varlığını hayra değil, şerre yormalı!
***
İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR:
Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, eziyet veya köleleştirme, kişi hürriyetinden yoksun kılma, bilimsel deneylere tâbi kılma, cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı,zorla hamile bırakma, zorla fuhşa sevketme fiillerinin; siyasal, felsefî, ırkî veya dinî saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plân doğrultusunda sistemli olarak işlenmesidir. (TCK, Madde 77)