
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

"Milli görüş gömleğini çıkardık" diyenler, Gezi direnişi ile hak, adalet ve demokrasi arayanlara dönüp; "Yeni Türkiye’ye alışın" diyorlar.
Halk ise "alışmayacağız" direnişini toplumsallaştırıyor. "Yeni" diye yutturulmaya çalışılanın içinde otoriterlik, özel hayata müdahale, biber gazı, Toma, ölüm ve tutuklama gibi "eski" izlere tanık odlularından, AKP’nin "yeni"sine alışmıyorlar.
Osmanlı zihniyetiyle beslenmiş ve geleneksel devlet aklını rehber edinerek inşa edilen Türkiye’nin "yeni" diye sunulmasına kanmıyorlar. Halk artık sorguluyor ve AKP’nin bir tür şark usulü kurnazlıklarla beslediği siyaset söylemindeki, eskiye özlemi yakalamışlardır. "Yeni" denilen kelime sadece "eski"nin sunumundaki farktan kaynaklanıyor.
Burası Türkiye! Unutkan olmaya gerek yok.
Türkiye dün sağcı, muhafazakâr, dinci, militarist, Kemalist ve milliyetçiydi. Bugünün siyasetinde egemen ve baskın olan aktörler yine sağcı, dinci, muhafazakâr, ulusalcı ve milliyetçilerdir. Bugün bunlardan hangisi değişti?
"Yeni" olan ne?
Dün sağcı, ulusalcı-milliyetçi-muhafazakârlar iktidardaydı. Bugün de sağcı, dinci, muhafazakâr ve milliyetçiler iktidarda.
Dün ittihatçılar vardı.
Bugün tarikatçılar.
Dün postal vardı.
Bugün Takunya!
Her iki siyasi eksende sağcıdır. Milliyetçidir. Statükocudur.
Her iki eksende “Yeni Türkiye”nin zararınadır.
Her ikisi de Türk İslam Sentezcidir!
Bu kesimlerin "Yeni Türkiye’yi" demokrasiden, emekten, barıştan ve eşitlikten yana kurması mümkün değil. Çünkü her iki eksende darbecidir. Yasakçıdır! Baskıcıdır! Otoriterdir!
Halkını "yığın", yurttaşını "kul" ya da "asker" gören zihniyete sahiptir.
Değişen şeyler elbette vardır; Sunum, kostüm, dinbazlık ve düzenbazlık!
Siyasette sağcı, dinci, milliyetçi, patron ve erkek egemenliği üreten Anayasa’da değişim olmadı. Üçlü MGK halen işbaşındadır. Takunyanın MGK’sı Diyanet, Postalın MGK’sı ve Eğitimin MGK’si YÖK orada duruyor. Vesayet rejimleri türlü türlü devame diyor.
Lafı eveleseniz de, geveleseniz de “eski” orda duruyor!
Sola ve farklı kimliklere yönelik yasakçı, baskıcı ve itibarsızlaştırma kampanyası yüz yıldır devam ediyor.
"Yeni Türkiye" eski zihniyetin ve Şark usulü kurnazlığa dayalı huylarıyla inşa edilmeye çalışıyor.
"Yeni Türkiye’ye alışacaksınız" dedikleri, Türkiye’de değişmesi gerekirken, değişmeyenlerin sayısı daha çoktur.
Tek adam iktidarı değişmedi! Otoriterlik değişmedi!
Devlet şiddeti ve terörü değişmedi!
Başbakan, polis, biber gazı ve şiddet değişmedi.
İktidar olanın balyozu elinden bıraktığına tanık olamadık.
Katliamlar bitmedi! Hak aramak suç!
İşçilere ve kamu emekçilerine baskı yapılarak yandaş sendikaya üye olmaları değişmedi.
"Vatan için kurşun sıkan kahraman" olmaya devam ediyor. Ethem’in katili serbest bırakılarak ve koruma verilerek kahraman ilan ediliyor.
Eskinin huylarından vazgeçmeden "Yeni Türkiye" kurulduğu iddiası, zalimin zulmünü gizlemek için üretilmiş bir imaj çalışması değil de nedir?
Bu imaj çalışması için yüzlerce TV programı yapılsada, yüzlerce makale yazılsa da,
"Eski tas eski hamam" değişmiyor. Değişen sadece Hamam’ın sahibi!
AKP’nin "yeni Türkiye" yalanın altında "yeni Osmanlıcılık" hedefi çıktı. Eskiye, teokrasiye ve otoriterliğe özlem duyan, "büyük rüyayı"gerçekleştirme vizyonu çıktı. Gezi Parkı direnişi ile ortaya farklı ve muhalif olana tahammülü olmayan tekçi, dinci, otoriter bir iktidarın kurmak istediği "yeni Türkiye“ aslında "eski Türkiye’nin" bizzat kendisiydi.
AKP’nin "yeni Türkiye'si" dünya‘ya rezil olmuş durumdadır. Sahte "açılım" ve sahte "reformlar" rezilliği örtemeyecektir.
İnsan hakları hurdalığına dönüşen Türkiye’de, haklar ve demokrasi insana yabancılaşıyorsa, halk AKP’nin "yeni Türkiye"sine alışmamaya ve direnmeye devam edecek.