
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Birçok katliamda olduğu gibi, toplumsal bir yüzleşme konusunda inkârcı, korkak, reddiyeci, sessiz ve umursamadan yaşayan, adalet, vicdan ve insanlık borcu kabarmış devlet geleneği ve iktidar zihniyeti sürüyor. Dün Madımak katillerine avukatlık yapanlar, bugün Alevilere sahte açılımlar satan milletvekili oluyor. İnsanlık suçuna zaman aşımı kararına “hayırlı olsun” diyen Başbakan var.
“Kaşımayın” diyenler var. “Huzur için susun” diyenler var. Oysa insanlığa karşı işlenmiş katliamlar, kıyımlar ve suçlar karşısında susmayı ve unutmayı değil, yaraları sarmayı, bozulmuş huzurumuzu onarmak için konuşmanın ve çözüm yolu bulmanın “bir daha asla olmasın” demek için kamu vicdanında adaletin sağlanması için, insan hakları hukukunun iyi bir yol olduğunu düşünüyoruz. “Kaşımak” için değil, adaleti bulmak için. Demokratikleşmeyi, adaleti, huzuru, tanışmayı, bir arada yaşama kültürünü inşa etmek için konuşalım istiyoruz.
İnkârın ve imhanın adaletsizliğine sığınmadan bir yol açalım. Bunun içinde devletin ve iktidarın öncelikle tekçi, buyurgan, otoriter dili ve halkına karşı işlediği günahları ve katliamlarıyla yüzleşmesi için yüzsüzlüğünüze son vermesi gerekir.
Bu topraklarda birlikte yaşıyoruz. Torunlarımız ve onların çocukları da bu topraklarda yaşayacak. Dedelerimizin, annelerimizin ve bizim yaşadıklarımızı çocuklarımız ve torunlarımız yaşamasın. Acılarıyla ve katliamlarıyla yüzleşmiş ve hesaplaşmış bir ülkenin yurttaşları olalım. Cesaretini katliamlara ve acılara alkış tutan ülkeden, acıları onarmağa gösteren ülkeye doğru bir yürüyüş eyleyelim.
Bu ülkede onlarca acı ve katliam yaşandı. Herkes kendi acısına ve hücresine hapsolmuş durumda. Madımak katliamı ile yüzleşmek için, ülkemizdeki her bir vicdan sahibi insanın sözü önemlidir. Herkesin vereceği bir mesajı olmalıdır. Bu nedenle herkes konuşmalıdır.
Herkes vicdanın diliyle konuşmalı. Vicdan hakikatin diliyle konuşur. Şimdi konuşalım. Çünkü on iki yaşındaki Koray Kaya bize hakikatin içinden sesleniyor;
BEN KORAY KAYA
Ben Koray Kaya; 12 yaşındayım.
Gün kararıyor Madımak'ta.
Dışarıda kin ve nefret kol geziyor.
Ölüm kokan kalabalıklar
Dışarıda susanlar var
Seyreden bürokratlar
Üniformalı
Üniformasız yardakçılar
Gözleri karanlık
Vicdanları nasırlaşmış kalabalık
Dışarıda tek bir gül koklamamış mücahitler
Başını kaldırıp gökyüzüne bakmamış adamlar.
Gün bitiyor Madımak’ta
Dışarıda ne siren sesi var
Ne de insan çığlığını duyan kulak
Ben Koray Kaya
Semah dönmek buradayım.
O ilahi aşkı yaşamak için
Semaha durdum ablam Menekşe’yle
Ateşin sıcağı sardı kudurmuş haliyle bedenimi
Sonra o karanlık duman sindi üstüme
Nefes almak istemedim, dumanlar boğmasın diye
Olmadı, soldum kara dumanı içime,
Nefes alıyordum yaşama tutunmak için
Dumanlı nefes ölüme davet çıkarırken,
Ben semaha durmuşum
Dört bir yanım ateşte
Son nefesimle kara dumanı yutkunurken,
Ben!
Toplama kamplarındaki gaz odasındaydım
Madımakta yanarken.
Yahudileri yakan fırınların içindeydim
Hiroşoma’da kavrulmuş ve kül olmuştu bedendim.
Soluyordum karanlık dumanları içime.
Vietnam savaşındaki Napalm bombalarının parçaladığı bedenlerdeydim.
Yutkundukça kara dumanı içime
Ateş sardığından dört bir yanımı
Orta çağda “cadı” diye yakılan kadındım.
Zehirli sisler doluşurken yüreğime
Hitler Almanya’sında yakılan kitaptım ben.
Titriyor körpecik ciğerlerim
Bir nefes alamamanın çaresizliğiyle
Dışarıdan sesler geliyor
Dinliyorum yarı baygın
“Gazanız Mübarek olsun” diyen sesleri.
Son dumanlar teslim alırken beni
Ölüm teslim almadan bedenimi
Son kez ve sonsuza kadar sarıldım ablama
Sarılmış bedenlerimiz toplanırken morg odalarına
O gece annem beklerken bizi sofra başında
Buluştuk biz morg odasında.
Ben gökyüzünde semaha durdum
Turnalar yanımda.