
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

14 partinin desteklediği “çatı adayının kazanması mümkün olur mu, sürpriz yaşanır mı” sorusunun cevabı aslında günler öncesinden belliydi: “Hayır sürpriz olmaz, Erdoğan kazanır” şeklindeydi. Öyle de oldu.
Sürpriz olmadı, Erdoğan bir kez daha bir seçimi kazandı! Bu yazıyı yazarken henüz sonuçlar kesinleşmemişti ama Erdoğan yüzde 54, İhsanoğlu yüzde 38 Demirtaş’ta yüzde 9’du… Ve bu sonuçlarla bir kez daha yaşayarak öğrendik ki;
Siyasette kendin olmadığın zaman kaybetmeye mahkûmsun! Sağa yaslanarak sol güçlenemez! Yerel seçimlerde Mansur Yavaş’la ve Mustafa Sarıgül’le “bu efsane” büyük yara almıştı. Ekmeleddin İhsanoğlu ile sağa yaslanarak solun güçleneceği efsanesi öldü! Ölmekle kalmadı sağa yaslanarak alternatif olunamayacağı da uzun tahlillere ihtiyaç hissetmeden bir kez daha ortaya çıktı!
Siyasette “ideolojik duruşu, siyasi omurgayı” atlayarak başarı kriterini yalnızca matematiksel oranlara indirgersen, bütün kurgunu pragmatizm üzerine kurarsan aldığın darbe de bu seçimde olduğu gibi çok ağır olur! Matematiksel oranlar belirleyici olsaydı AKP’den daha fazla oyu olan 14 partinin desteklediği Ekmeleddin İhsanoğlu’nun seçimi kazanması gerekiyordu. Öyle olmadı! Yenilgi çok ağır oldu! CHP-MHP yerel seçimlerdeki toplam yüzde 45 olan oylarını bile koruyamadı! Çatı projesi tutmadı!
Adayın diplomat olması, dört dil bilmesi, “sakin” olması Türkiye gibi sert bir coğrafyada “iş yapmıyor”. Tersine “bu ölçüler” silikliğe tekabül ediyor. Asla çekici olmuyor! Aslı varken kopyasına rağbet olmuyor!
Yıllarca eşitlik, özgürlük, laiklik dedikten sonra “Muhsin Yazıcıoğlu’ nu özgürlük kahramanı, Menderes’i de demokrasi kahramanı ilan eden, nerede başlayıp, nerede duracağı belli olmayan “ortaya karışık” bir adayla çıkınca siyasette kaybediyorsun… Böyle bir adayı seçmenin “tanıdıkça sevme” şansının olması bir yana, sonuçlara bakınca adayı tanıdıkça motivasyonunun düştüğünü görüyoruz!
Erdoğan 2011’de genel, 2014’deki yerel seçimlerde yaklaşık 22 milyon oy almıştı. Bu seçimlerde de benzer bir rakamı yakaladığı, hatta aştığı görülüyor. Bu sonuçlar, ülke seçmeni için belirleyici olanın yolsuzluk, yalan-dolan, hukuksuzluk olmadığını, İslami kulluk duygusunun yanı sıra esas olarak güçlü olmanın beraberinde getirdiği “haklı ve taraf” olma hali olduğunu bir kez daha teyit etti. Böylece Türkiye önümüzdeki dönemde Erdoğan’ın kafasındaki “yeni vatandaşlık” tarifine uygun olarak daha da İslami bir ülke olacak!
Siyaset “laf düzeyinde” yüzde yüze yönelik yapılsa da, hedef kitlenizi belirlemeyip herkese oynarsanız sonuçlara yansıdığı gibi başarısız olursunuz! Siyasette hiç değilse “ilk turda” elle tutulur bir hedef kitleniz olmak zorunda! AKP ve Erdoğan en azından 2011’den bu yana bunu açıkça yapıyor: Her seferinde biraz daha fazla mezhepçi, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı oldu. Aleviler, Zazalar, Ermeniler söylemi ile klasik İslamcılara ve milliyetçilere selam verdi. Laiklik lafını bile geriye çeken CHP ise ısrarla “müteddiyyin dindarlara” ve olmayan “merkeze” karşılıksız selam vermeyi tercih etti…
CHP, 2012’deki derli toplu ve solun tümünü kucaklayacak çerçevedeki program kurultayı sonuç bildirisine, 2013’deki çözüm paketine uygun davranmayıp sağa açıldıkça oy oranını arttırmak bir yana azalttı ve kaybetti.
Seçim kampanyasında çok iyi bir performans gösteren Selahattin Demirtaş’ın ise beklenenin aksine yüzde 10 bandını aşamaması ise başlı başına sorgulanması gereken bir başka sonuçtur. Müthiş bir sempati ağı yaratan, Kürt hareketini “Türkiyelileştiren” Demirtaş, seçimin “kazananlarından” bir olsa da eğer yüzde 8,5’de kalırsa HDP projesi de yeniden sorgulanmak zorunda kalacak!
Bu sonuçlara göre seçimin tereddütsüz kaybedeni çatı projesi, dolayısıyla başta CHP ve MHP’dir. MHP’nin ne olacağını bilemem ama CHP için yeniden yapılanma ve olağanüstü kongre tartışmaları kaçınılmazdır! Bu ağır yenilgiyi 2011, 2014 yenilgileri gibi “kolayca” geçiştirilemez!
Bu sonuçlar AKP de dahil olmak üzere bütün siyasi eğilimler için ama en başta da “alternatif bir iktidar hareketi” için kartların yeniden karılmasını da beraberinde getirecektir.