English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Son Makaleler
Ali KENANOĞLU
Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!

Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Turan ESER
Küreselleşen Kerbela

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

Ali KENANOĞLU
500 haftadır aynı yerde

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
Arguvan’da “nefes almak” mümkün!
Yayınlanma Tarihi: Çarşamba, 06 Ağustos 2014
Arguvan’da “nefes almak” mümkün!

Başbakan’ın ayrımcı, mezhepçi, ırkçı olduğunu bilirim. Ancak bir konuşmada bunların hepsini bir arada kullanma becerisine hiç tanık olmamıştım. İzmir konuşmasında nihayet bunu da gördüm. Erdoğan, “Kılıçdaroğlu Alevi, Demirtaş Zaza, İhsanoğlu yerli değil, ben ise Sünniyim” dedi… Başbakan Erdoğan önceki gün İzmir’de mezhepçilikte ve ayrımcılıkta kimsenin eline su dökemeyeceğini bir kez daha kanıtladığı bu konuşmayı yaparken, aynı saatlerde Arguvan’da başlayan “Türkü Festivali”nde Belediye Başkanı Mehmet Kızıldaş “Arguvan, sosyal ve etnik yapısıyla, günümüze kadar koruduğu kültürel dokusuyla, farklı kültürlerin ve inançların bir arada dostça yaşadıkları bir bölge olmanın onurunu yaşamaktadır” diyordu.

Arguvan Vakfı Başkanı Hasan Aydın ise, “türkülerin kardeşliği ve dostluğu yaşattığına” vurgu yaparak, “Türkiye coğrafyasının özgün bir mozaiği olan Arguvan’da görüldüğü gibi, Türkler ve Kürtler, Aleviler ve Sünniler kardeşçe bir arada yaşamayı beceriyorlar, bu bütün Türkiye’de neden olmasın” diye soruyordu… Erdoğan ve o ayrımcı dili içeren zihniyeti bu yaklaşıma bütün Türkiye’de hayat hakkı tanımasa da bin küsur yıllık bir geçmişi olan Arguvan bunu becermiş.

1954 yılında Malatya’ya bağlı bir ilçe olan Arguvan’ın 1965’lerde 21 bin olan nüfusu şimdi 9 bin. Ancak İstanbul başta olmak üzere Ankara ve Mersin gibi bir çok şehirde yaşayana Arguvanlıların sayısının 60-70 bin olduğu iddia ediliyor. Bu küçük yerin kamuoyundaki ağırlığının büyük olması bu iddiayı doğruluyor ama asıl mesele nüfus değil! Coğrafi büyüklük de değil! Asıl ağırlığı, Arguvan türküleri ama bu türkülere kaynaklık eden siyasi ve felsefi bakış, kültürel doku sağlıyor.

* * *

Arguvan’da 7’den 70’e herkes saz çalamasa da türkü söylüyor. Yani müzikte boşu boşuna “Arguvan ağzı” diye bir “ağız” olmamış… Bu yüzden festivalin adı da “Türkü Festivali”. Belediyenin logosu da müthiş. Dünyanın üzerine oturtulmuş bir saz! Saz ve türkü önemli. Nitekim festivale katılan Kılıçdaroğlu da Veli Ağbaba’dan hediye olarak saz alırken, “türkü ve kardeşliğe” saz üzerinden vurgu yaptı…

Tabi festivalde yalnızca saz ve türkü yoktu. Paneller, söyleşiler vardı; Medya, din, siyaset… Ali Rıza Uğurlu’nun yönettiği “din ve siyaset” başlıklı bir panele ben de konuşmacı olarak katıldım. Fikri Sağlar ve Eren Erdem’le birlikte konuyu tartıştık. Sıcak ortalığı kavuruyor ve insan durduğu yerde terliyor olsa da panelin yapıldığı cemevi salonu tıka basa doluydu…

Arguvan, Anadolu’da bir vaha. Tıpkı Yozgat’ın Bahadın’ı, Hatay’ın Samandağ’ı gibi… Geçmişin Fatsa’sı gibi… Arguvan, bütün Türkiye’de nüfusun önemli bir çoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu 8-9 ilçeden biri. 30 Mart seçimlerinde CHP 3508 oyla belediye başkanlığını kazanmış ama AKP de Alevi bir adayla 2054 oy almış, BDP de kötü değil, onlar da 423 oy almış. Yani “dikensiz gül bahçesi” değil ama Alevi ve sol kültür yan yana gelince bahçedeki güllerin dikeni kimseye batmıyor! Herkes kendisini ifade edebiliyor

İhsanoğlu’nun afişlerinin yanı sıra Demirtaş afişleri ve stantları da festival meydanında boy gösteriyordu. Arguvan’ın duvarlarını ise, Denizlerden Gezi’de öldürülen gençlerin resimlerine, Pir Sultan’ın sözlerinden Hacı Bektaş Veli’nin sözlerine kadar birçok resim ve figür süslüyor…

Arguvan, “acaba ben şöyle dersem kim ne der” sıkıntısına girmeden, sansüre ve en önemlisi otosansüre takılmadan güvenle konuşabileceğiniz bir yer… Kimse size “yan gözle bakmayacağı” için sokaklarında da elinizi kolunuzu rahatça sallayarak dolaşabileceğiniz bir yer… Sanki herkes tanıdık gibi… Meydandaki çay bahçesinde ciddi ciddi siyasi tartışma yapmak da balına ya da rakısına tavla oynamak da mümkün… Arguvan’da havanın sıcaklığı sizi bunaltırken, insanların sıcaklığı sizi rahatlatıyor. Nefes alıyorsunuz…

* * *

Bu kadar güzel bir yerde su yok, yol yok. Arguvan Malatya’nın “tahıl ambarı” olsa da gerçek bu. 1996’da temeli atılan Yoncalı Barajı halen bekliyormuş. Su, dolayısıyla barajın yapılması ve bitmesi, Arguvan ve yöresinde yeni bir hayat demek... Arguvan’a birkaç kilometredeki Kızıl Köyü'nde küçük bir derenin oluşturduğu havuz içinde yaşayan alabalıkların kutsal kabul edilmesi belki suya verilen kutsallıkla da ilgilidir. Kim bilir? Arguvan’da sorun yalnızca su da değil. Bölge aynı zamanda bir heyelan bölgesi. Arguvan’a hemen girişte yol geçtiğimiz kış kaymış ve aradan aylar geçse de halen yapılmamış. İnsanlar 200 metrelik mesafe için tam 4,5 km toprak yoldan gitmek zorundalar. İnsanın aklına ister istemez geliyor; Yol yapmakla övünen AKP, bu yolu aylardır niye yapmaz acaba? Bu tavır “farklı olan” Arguvan’ı cezalandırmada bir yöntem olabilir mi acaba?

Etiketler: yazar,necdet saraç,Arguvan’da “nefes almak” mümkün!