
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Türkiye’nin batağa saplanan Suriye politikasından dolayı Türkiye - Suriye sınırı oldukça karışmış durumda. Yalnızca Alevi ve Şii düşmanı değil, insanlık düşmanı IŞİD, kendisine benzemeyen herkese, Türkmenlere, Kürtlere, Ezidilere de saldırıyor…
Geçen hafta TV 10 Genel Yayın Yönetmeni Şükrü Yıldız’ın girişimi ile Alevi dedeleri, aydınlar ve Alevi kurum temsilcilerinden “Kırklar Aşkına” kırk kişi Suriye ile daha doğrusu Kobani bölgesi ile sınır olan Urfa Birecik’e bağlı Ziyaret Köyü’nü ziyaret ettiler ve orada “Barış Nöbeti” tuttular…
O köyde IŞİD’e karşı bölge halkıyla dayanışma amacıyla kurulu çadırlar geçen hafta henüz yakılmamıştı. “Kırklar Aşkına” bölgeye giden grup amacını; “Çocuk, kadın demeden en ilkel şekilde katledilen canlarımızın sahipsiz olmadıklarını göstermek, ırkçı ve faşist IŞİD çetelerine karşı Rojava’ya moral ve enerji vermek” diye açıklamıştı. Birecik’e giden grup, orada çeşitli görüşmeler yaptı, barış çadırlarında “Barış Nöbeti” tuttu. Açıklama yaptılar ve dediler ki; “IŞİD katilleri, Sıffin Savaşı’nda Şahı Merdan Ali’ye karşı tarihin gördüğü en düzenbaz savaş hilelerinden birini yapan Muaviye zihniyetinin temsilcisidir. İnsan bedenini parçalayarak “Kalbini yeme” Yezit’in atası, Muaviye’nin ana / babası Ebusüfyan ve Hind’den kalan bir caniliktir. Cani, kanlı katil IŞİD çetelerinin Rojava’da Kürt halkına, Suriye’de Alevi toplumuna karşı yaptığı katliamlar Yezit’in Kerbela’da yaptıklarının devamıdır. Nerede bir Muaviye varsa orada bir Şahı Merdan Ali olacaktır. Nerede Yezit eliyle yapılan bir Kerbela varsa orada bir İmam Hüseyin ve Masum-u Paklar, Zeynepler, Sakineler, Zeynel Abidinler olacaktır. Bu mücadeleye güç katmak ve “Bu mücadele bizim mücadelemizdir” demek için buradayız.”
* * *
“Sınırımızda farklı inançlara yönelik saldırının yarın topraklarımıza da sıçrayacağı gerçeğini bildiğimiz için Kobani’ye gittik” diyen grup aynı zamanda dünya kamuoyunun bu katliamlara da dikkatini çekmek istiyordu. Basına pek yansımayan bu ziyaretten sonra dün Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Birleşmiş Milletler'e ve Avrupa Birliği’ne ziyaretle ilgili bir rapor sunarak Birecik’te başlattığı “Barış Nöbeti”ni Ankara’da da devam ettirdi.
ABF delegasyonu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne bölgeyle ilgili sunduğu raporda, “Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Statüsü’nün 8. Maddesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 14. Maddesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, diğer sözleşmeler ve protokollerin gereğini yerine getirecek koruma önlemlerinin alınmasını talep ediyoruz” dedi. Bölgeyle ilgili gözlemlerini aktardılar ve “müdahale edin” dediler. BM’ye verdikleri rapora da şöyle yazdılar:
“IŞİD’in hâkimiyetindeki Suriye tarafından insanların Türkiye tarafına sığınmaları sonucu çadırlar kurulmuş. Çadırlarda elverişsiz koşullar var. Bir taraftan rüzgarın kaldırdığı toprak, diğer taraftan hijyenik olmayan bir ortamda yaşayan insanlar, özellikle de çocuklar arasında salgın hastalıklar baş göstermiş bulunmaktadır. Suriye’de kaos ortamı olması, insanların can güvenliğinin olmaması, belirsizlik ve gelecek endişesi insanlarda psikolojik sorunlar yaratmaktadır. Türkiye - Suriye sınırının iki yakasında da sınır güvenliğinin varlığı veya yokluğu belli değil.”
* * *
ABFdelagosyonu yalnızca gözlemlerini aktarmadı, bölgede yaşayanların söylediklerini de hem Birleşmiş Milletler hem de Avrupa Birliği temsilcilerine aktardılar. Türkiye tarafındaki insanların desteğiyle kurulan çadırlarda kalan insanların anlatıklarından bazıları şöyle:
“Bir yakınımın evi IŞİD’çiler tarafından basılarak kafası kesildi ve eşini yanlarına alarak götürdüler. Oğlu şu anda IŞİD’e karşı oluşturulan savunma birliklerinde görev yapmaktadır..."
“Bu IŞİD’çiler kendilerinden olmayan herkese ve her şeye karşılar. Erkek, kadın ve çocuk demeden insan öldürüyorlar. Savunmaktan başka çaremiz yok…”
“Türkiye tarafından bulunan çadırlarda Beşar Esat’tan kaçtıklarını söylenen Suriyeliler bulunuyor, deniyorsa da, o kamplarda IŞİD’çilere eğitim verilmektedir. IŞİD’çiler Suriye’den Türkiye’ye kolayca girip çıkıyorlar ve burada tedavi görüyorlar. Bütün bunlar Türkiye yetkililerinin bilgisi dahilindedir...”