English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Son Makaleler
Ali KENANOĞLU
Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!

Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Turan ESER
Küreselleşen Kerbela

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

Ali KENANOĞLU
500 haftadır aynı yerde

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
İşine gelince…
Yayınlanma Tarihi: Cuma, 11 Temmuz 2014
İşine gelince…

Cami, din, iman deyince onun için akan sular durur…

Her fırsatta CHP’nin ne kadar din, iman düşmanı olduğunu hatırlatır. Her gittiği yerde, hele de dini damar güçlüyse, önceki gün Tokat’ta yaptığı gibi, “CHP hep camilerle uğraşıyordu. Sadece Tokat'ta 33 cami yıktırdı” diyerek cami yıktırma hikayeleri anlatır…

Bu konuda kimse onun eline su dökemez. Anlatırken çok ciddidir. Karşısında da kendisine inanmak isteyen hazır bir kitle vardır, sorgulama ihtiyacı bile hissetmez, hemen inanırlar… Kaldı ki, inandırma konusunda sıkıntı ortaya çıkarsa basın hemen devreye girer. Önemli bir bölümü zaten iktidarın yanında, iktidarın yalanlarını gerçekmiş gibi sunma telaşındadır. Ayrımcılığa, saldırılara ise bir o kadar ilgisiz…

IŞİD “unsurlarının” kafa kesmelerine, cami ve türbe yıkmalarına kadar uzayıp giden bu “ilgisizlik”, yalanın gerçekmiş gibi sunulmasına ihtiyaç hissedildiğinde derin ısrarcı bir ilgiye dönüşür!

Gezi eylemleri sırasında polis gazından ve şiddetinden korunmak için can havliyle camiye girenler için hem de aylarca tekrarlanan “camide içki içtiler” yalanı gibi… Ya da bu “örnek yalan” zaman zaman kabak tadı vermeye başladığında, hemen “camiye ayakkabı ile girdiler” söyleminin devreye sokulması gibi…

Din, iman, cami deyince “derinden etkilenen ve etkileyen” Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu kadar hassas olduğu bir konuda çok ilginç ama İstanbul’da Caferilerin camisine yapılan saldırıyı henüz görmedi! Yalnızca o mu, çevresi de, partisi de, medyası da bu saldırıyı görmedi, göremedi!

Bir değil, iki değil, tam üç kez bir camiye yapılan saldırıyı görmemek mümkün mü? Üstelik, CHP milletvekilleri Ali Özgündüz ve Aykan Erdemir Meclis’te arka arkaya açıklamalar yaptılar… Buna rağmen hükümetten de, Başbakan’dan da “tık” yok. Kınama bile yayınlamadılar…

Bu sessizlik hali belli ki, bilinçli bir tercih. Belli ki, işlerine gelmiyor…

Hadi cemevlerinden vazgeçtik. O konuda söylediklerini ezberledik. Ayrımcılıklarını da. Dini mekanları nasıl kategorize ettiklerini de… Ancak anlaşılan o ki, onlar ayrımcılığı yalnızca cemevleri için yapmıyorlar, camiler için de yapıyorlar. Cemevi konusu açılınca bir hazır cevaba dönüşen “İslamın tek mabedi camidir” lafının da ne kadar yalan olduğunu İstanbul Esenyurt’ta Caferilere ait iki camiye yapılan saldırılarda açıkça gördük. Gördük ki, “İslamın tek mabedi camidir” lafından kastedilen yalnızca “Sünnilere ait olan” camilerdir. Gerisi onları ilgilendirmiyor… Bu yüzden suskunlar. Bu yüzden ne gazeteleri, ne de televizyonları kundaklamaları gördü. Ne de kendileri bir çift laf etti… İstanbul Valisi’nin gözaltına alınan kişiyle ilgili yaptığı açıklamaya bakınca belli ki, bu saldırıların “akli dengesi bozuk ya da uyuşturucu kullanan biri ya da birileri” tarafından yapıldığı açıklanacak. Bir meczubun münferit bir saldırısı olarak kayıtlara geçecek. Arkasından da bildik ezber tekrarlanacak: “Biz Alevisiyle, Sünnisiyle, Caferisiyle bu topraklarda bin yıldır eşit koşullarda kardeşçe yaşıyoruz, bu tür kışkırtmalara gelmeyeceğiz…”

* * *

Es kaza bu saldırı bir Sünni camisine yapılsaydı, inanın bu ülkenin altını üstüne getirirlerdi. Olmayan işleri olmuş gibi gösteren, bütün siyaseti düşmanlıklar ve ayrılıklar üzerinden taşıyan bir zihniyetten başkası beklenmez. Ne CHP’si kalırdı, ne de solcusu… Döne dolaşa “gördünüz değil mi, bunlar ne kadar din düşmanı” diye anlatıp dururlardı…

Yalandan kimse ölmediğine göre, söyle gitsin! Meclis de zaten suskun. AKP ne derse o oluyor! Memlekette din, iman deyince herkesin ip gibi sıraya dizildiği, “herkesin biraz da olsa dindar gözüktüğü” bir ortamda, muhalefet partileri bir caminin yakılması konusunda bile güçlü ve ortak bir ses veremiyor… Malum yakılan cami, ne de olsa Caferilerin gittiği bir cami. Caferiler de malum Şii... Yani “öteki”! İnsanın iste istemez aklına geliyor; Acaba bu yüzden mi, CHP, MHP, BDP grupları da konuya seyirci gibi? Acaba bu yüzden mi, bir şeyler yapmayan çalışan bazı milletvekillerinin çabaları da havada kalıyor, karşılık bulamıyor? CHP, MHP, BDP grupları, bu konuda neden acaba “grup olarak” bir adım öne çıkıp “failler bulunsun” diye konunun üzerine gitmiyorlar? Ölüm olmadan, yeni saldırılar olmadan tavır almak bu ülkede mümkün olmayacak mı?

Etiketler: yazar,necdet saraç,İşine gelince…