
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

“Dergâhına Sahip Çık İnisiyatifi” 4 Temmuz’da yasağa rağmen ve izin almadan fiili ve meşru hakkını kullanarak asırlar sonra ilk kez Hace Bektaşi Veli Dergâhında ibadet etti. Cem yaptı, semah döndü, Gülbanglar ve duvazlar okudu.
Britanya Alevi Federasyonu Genel Başkanı İsrafil Erbil’in dediği gibi “İbadetimizi yerine getirmek için kimseden izin almamız gerekmiyor. Aleviler kendi haklı talebini kendileri karşılayacaktır.”
Polis gözetiminde Cem ibadetini yürüten Mehmet Turan Dede ise “Bu mekân inancımızın merkezi ve kalbidir. Pirimin manevi huzurunda cem olduk. Fakat işgal ile birlikte dergâhımız ‘tadilat’ adı altında değiştirilmiş tahrip edilmiş ve bozulmuştur“ diyerek dergâhın ibadete açılmasını talep ediyordu.
Bu Devletin İlk Gaspı Değil!
İbadet özgürlüğü evrensel bir haktır. Devlet ve hükümet bu hakka saygı duymalı, inançların tamamına kör ve sağır olmalıdır.Türkiye’de Alevilerin ibadet hakkını özgürce kullandığı söylenemez. Çünkü Alevilere ait yüzlerce dergâh devletçe işgal ve gasp edilmiştir. Hace Bektaşi Veli Dergâhı’nda polis ablukasında yapılan Cem bunun en basit kanıtıdır.
Ha Eski Osmanlı Ha Neoosmanlı
Aleviliğin ortadan kaldırılması ve Alevilerin dergâhlar ve ocaklar üzerinden varlığını sürdürmesine son vermek amacıyla Osmanlı döneminde de Alevi Dergâhları işgal edilmişti.
Hace Bektaşi Veli Dergâhı Alevi toplumunun ibadet ve öğreti merkezidir. Alevi dergâhlarının işgali aslında Alevileri Sünnileştirme politikalarının bir parçasıdır. Bu nedenle II. Mahmut döneminde dergâhın bahçesine bir asimilasyon cami yapılmıştır. Tarikatlara yakınlığı bilinen Adnan Menderes ise bu camiyi restore etmiştir. Tüm Alevi-Bektaşi dergâhları ve türbeleri 30 Kasım 1925’de kapatılmıştır. Gerekçe ise “Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunudur!”
Bu yasaklanma esas olarak Aleviliğin kurumsal yaşamına ağır darbeler indirmiştir. İddia edilenin aksine bu kanun ile Sünni tarikatlar darbe almamıştır. Sünnilerin ibadet yerleri olan camilere dokunulmamıştır. Dergâh ve Tekkeleri yasaklanan Sünni tarikatlar dinsel örgütlenmelerini camiler üzerinden sürdürebilmiştir.
Hatta Sünni tarikatların camileri Diyanet tarafından beslenmiş ve yaygınlaştırılmıştır. Nakşibendi, Nur ve İsmail Ağa gibi cemaatlerin ve tarikatların ibadet ve örgütlenme mekânları camidir. Siyasal İslamcı hegemonya da zaten cami örgütlenmesi üzerinden AKP ile iktidar olmuştur.
Alevi dergâhları ise işgal edilmiş Alevilerin cemevlerini açması da yasaklanmıştı! Aleviliğin erkanlarını, öğretisini, felsefesini ve inancını yaşatabilmesi, geliştirebilmesi ve sürdürebilmesi için dergâhlar önemli mekânlardı. Bu dergâhlar aynı zamanda Alevi yol ehlilerini yetiştirirdi. Bu yasaklar Dergâhları işlevsiz bıraktı. İçinde yazılı kaynakları yakıldı. Alevi inancı ve dedelik kurumu “çağ dışı” sayıldı.
Alevi Ya Kiracıdır Ya Turist
Devletin elinde bulunan Karacaahmet, Şahkulu Dergâhları ve Erikli Baba Türbesi gibi kutsal mekânları, Aleviler ancak devlette her ay 10 bin TL civarında bedel ödeyerek kiralayabiliyor. Yani kendi evlerine kira ödüyorlar!
Hace Bektaşi Veli Dergâhı ise müze statüsündedir. Yani devlet bu işgal üzerinden para bile kazanıyor! Alevilerin dergâha girmesi ancak para ödemesine ve bilet alma zorunluğuna bağlanmıştır. Yani bir tür “yerli turist” statüsü muamelesi görmekteler.
Fakat dergâha II. Mahmut tarafından dikilen camiden dolayı Sünnilerin girişi “camide ibadet hakkını kullanıyor” diyerek serbest ve biletten muaflar!
Dergâhlarına itikat ederek giren Aleviler için bu bir işkencedir!
Buradan açıkça söylüyorum;
Alevilerin dergâhlarına “bilet” ve “ibadet yasağı” koyan, Alevilere “yerli turist” statüsü dayatan zihniyet ilkelliktir, ayrımcılıktır, rezilliktir ve tekçi ideolojinin alçaklığıdır!
Alevi dergâhları karanlık düşünceye, cehalete ve devletleşen dine meydan okuduğu, insanı doğmaların, fetvaların esir almasından kurtarıp özgür düşünce ve akıl yolunda evrenselliğe açılan bir pencere olduğundan tehdit olarak görülüp işgal edilmiştir!
13.yüzyılın ve Hace Bektaşi Veli’nin Anadolusu’nda kültürlerin, dillerin, inançların kardeşliği yaşanırdı. Alevi öğretisi Anadolu’nun farklı kültürel kimliklerini, zenginlik olarak görüp, inkâr etmeden, kendine benzetmeden, asimilasyona maruz bırakmadan, eşit koşullarda ve barış içinde yaşamasını savunduğu için dergâhları işgal edildi!
AKP ile durmak yok, işgal devam ediyor! Alevi dergâhları aynı zamanda ticarethaneye dönüştürülmek için işgal edildi. Beyoğlu’ndaki Karaağaç Tekkesi arazisi ve Bektaşi Babalarının mezarları üzerine AKP İstanbul İl binası yapıldı ve arsaların diğer kısmı ise otel ve AVM için ranta açılıyor.
Bitmedi; AKP’nin son yeni icraatı ise; Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şubesi Osmancık ilçesinde bulunan Koyun Baba Alevi Dergâhının tahsisini talep edince 05.06.2014 tarihli resmi yazı ile aldıkları yanıt oldukça manidar; Koyun Baba Alevi Dergâhı’nı, “Müftülük Kuran Kursu için talep etmiş kiralama işlemleri devam ediyor!”
Nerden çıktı bu ““Dergâhına Sahip Çık İnisiyatifi” diyenler sanırım şimdi tekrar düşünebilir! 16 Ağustos Hacı Bektaşi Veli Şenlikleri bu yıl daha sıcak geçebilir.