English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Son Makaleler
Ali KENANOĞLU
Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!

Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Turan ESER
Küreselleşen Kerbela

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

Ali KENANOĞLU
500 haftadır aynı yerde

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
Cami yakmak…
Yayınlanma Tarihi: Çarşamba, 09 Temmuz 2014
Cami yakmak…

İstanbul Esenyurt'ta kısa aralıklarla Caferilere ait iki cami kundaklandı. Esenyurt İncirtepe Mahallesi'nde bulunan Allahuekber Ehlibeyt Camisi’nin kütüphanesi haziran ayı başında yanmıştı. Dün gece de aynı ilçenin Yenikent Mahallesi’nde yine Caferilere ait Muhammediye Camisi’nin kütüphanesi yandı. İddiaya göre merdiven dayayarak içeri giren kimliği belirsiz kişiler caminin kütüphane bölümünü ve minberin bulunduğu alanı kundaklamış. Caferilere ait iki caminin arka arkaya yanması herhalde tesadüf olamaz. Doğal olarak ortada bir planın olduğu ve kundaklamaların da planlanarak yapıldığı akla geliyor. Kaldı ki, cami yöneticilerinin yaptığı açıklamalardan da anlaşılıyor ki, yaklaşık 10 gün önce birileri “biz bu taşları yıkacağız, sizin dini simgelerinizi taşıyan bütün yerlerinizi yıkacağız, zafer İslam’ın olacak” diye tehditler de savurmuş… Cami İmamı Hamza Aydın’ın söyledikleri durumu çok daha açıkça ortaya koyuyor. Aydın, “Bir hafta önce beni tehdit ettiler. Emniyete giderek şikayetçi oldum. Adamlar bana, ‘Siz bizden değilsiniz, sizin yaşama hakkınız yok. Siz taşa tapıyorsunuz. Siz Şiasınız, Caferisiniz. Biz sizi yakacağız’ dediler, bir hafta sonra da gelip yaktılar. Polise şikayet ettikten sonra bir şey yapılmadı. Şikayetçiyiz…”

Ne kadar “bildik”, ne kadar “tanıdık” bir durum değil mi? Malum, özellikle son iki yıldır Suriye ve Irak’ta buna benzer ne kadar çok cümle duyduk. Duymakla da kalmadık, “taşların” yıkılıp, yakıldığına tanıklık ettik.

Hükümetin fiili olarak ortak olduğu bu gerçek oldukça ürkütücü! Belli ki, ülkeyi yönetenlerin birinci ağızdan kullandıkları nefret söyleminin sonuçları cami yakmaya kadar uzamış durumda… Eskiden cami yakılmaz ama “Cami yakıldı” yalanıyla Alevilere ve solculara saldırılır, katliamlar yapılırdı. Maraş gibi, Sivas gibi, Çorum gibi… Bu katliamların hepsinin çıkış noktasında “Komünistler camiye bomba attı” ya da “Aleviler camimizi yaktı” yalanları vardır… Şimdi İslami terör örgütleri ülkenin ve bölgenin içine sokulduğu durumda propaganda ve kışkırtmanın ötesinde doğrudan saldırıya geçmiş durumdalar…

IŞİD’in “Kabe’yi yıkma” açıklaması sonradan “sahte” çıksa da, bu örgütün kendisine ait olmayan türbeleri, tekkeleri, dergâhları, heykelleri yıktığı, kendisine ait olmayan camileri bombaladığı bir gerçek. Adı bazen El Kaide, bazen Müslüman Kardeşler, bazen Selefi, bazen de IŞİD olsa da bunların uygulamaları hep aynı; Kendine benzemeyenin kafasını kesmek, kendisinin olmayan ibadethaneyi yakmak, yıkmak!

Yıllardır bu ülkede şimdinin Cumhurbaşkanı adayının Alevilere yönelik kullandığı nefret dili biliniyor mu? Biliniyor! Ya mezhepçiliği? O da biliniyor! Kılıçdaroğlu yalnızca Alevi olduğu için meydanlarda yuhalattırılmadı mı? Yuhalattırıldı! Başbakan Erdoğan “takiye, yalan, iftira, fitne ve fesatta Şia bunların eline su dökemez” dedi mi? Dedi! Mezhepçi yaklaşımlarından dolayı, Şiilerin karşısında savaşsın diye Sünni IŞİD’i ve benzeri onlarca örgütü bunlar yaratmadı mı? Yarattı!

Sen bu kadar bölersen, bu kadar ayrıştırırsan sonuç cami yakmaya kadar uzanır! Ülkemizde mezhep çatışması ciddi bir tehlike olarak ortaya çıkar. Ve daha sonra sen her konuda konuşursun ama bu konuda kılını bile kıpırdatmazsın. Çünkü sen, “eğer ben seçilirsem, tarafsız Cumhurbaşkanı olmayacağım” diyebilecek kadar ayrımcısındır. Yalnızca Başbakan mı böyle. Tabi ki değil; Diyanet İşleri Başkanı her fırsatta Alevilerle ilgili konuşur, döne dolaşa cemevinin neden bir ibadethane olmadığını anlatır. “Cemevlerini caminin karşısında camiye alternatif farklı bir dinin mabedi gibi görmek Aleviliği farklı bir din gibi göstermenin çabası olarak ortaya çıkmıştır” dedikçe Alevileri hedef tahtasına oturtur. Ancak her ne hikmetse asıl konuşması gereken Selefi-Vahhabi vahşetiyle ilgili konuşmaz, bir tek laf etmez! IŞİD’e terör örgütü diyemez…

“Ortadoğu kan gölüne dönmüşken, Diyanet İşleri Başkanlığı Selefi-Vahhabi anlayışına tek söz söyleme, bu konuda halkı bilinçlendirme ihtiyacı duymamaktadır. Suya sabuna dokunmayan sözler, ülkemizi provokasyonlarla mezhep savaşına sokmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürer” diyen CHP Milletvekili Ali Özgündüz haksız mı? Bütün milletvekillerinin tam da şimdi Caferi, Alevi, Sünni demeden mezhepçiliğe, ayrımcılığa, şiddete dur demek için ayağa kalkmaları gerekmez mi?

Etiketler: yazar,necdet saraç,Cami yakmak…