
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Gördük ki; RTE iktidarı parkları rant, AVM ve beton için dümdüz edecek, 90 nesil parka çadır kurarmış. Ve gördük ki; RTE iktidar gücüyle özel hayatımıza müdahale ediyor ve demokrasinin yerine diktatörlük kuruyor, 90’lı nesil annesiyle ve babasıyla halklaşıp direnişe geçiyor. Yine gördük ki; RTE devlet şiddetiyle parka girince, halkı Türkiye’de eşzaman demokratik hak bilinciyle ve vicdanıyla sokağa dökülüyor.
Yaşayarak, ibret ve öfke içinde tanık olduk ki; RTE’nin ve AKP faşizminin gözü dönmüş, halkına savaş açmış kiniyle, Ethem Sarısülük’ün cenazesine ve tabutuna tazyikli su ile saldırmak suretiyle canlımızı ve ölümüzü düşman görmüştür. Dünya’nın hiçbir ülkesinde ve savaşlara dahi tanık olamayacağız ve ölüye saldırı saygısızlığını yaşadık. Çünkü bilinir ki; ölüye saygı insanlık tarihi kadar kadimdir. RTE hükümetinin ölüye, canlığa, hakka, demokrasiye ve hukuka saygısı kalmamıştır. Dünya halkları tüm medya sansürlerine rağmen gördü ve tanık oldu ki; RTE hükümetinin demokrasinin ve insanlığın evrensel değerlerinden nasiplerini almamışlar.
Hepimiz ikna olduk ki; RTE otoriterliğine karşı, gündelik hayatın ve siyasetin demokratikleştirilmesi için, yaşları 15 ile 80 arasında milyonlarca gönüllü demokrasi işçisi varmış!
DEMOKRASİ İŞÇİLERİ AKP’Yİ YALANLIYOR
15-16 Haziran’da, Türkiye’de yaşanan devlet terörüne ve demokrasiye yapılan çirkin saldırılara tüm dünya tanıklık etmişken; Dış İşleri Bakanı Davutoğlu’nun, The Guardian gazetesindeki Gezi Park direnişine ilişkin makalesinde “ne kadar fazla kişi, özellikle gençler, siyasete katılırsa o kadar Türkiye'de aykırı seslere saygı duyan gerçek demokratik bir kültür oluşacaktır” belirlemesi suçüstü yakalanmaktır.
Burada gizlemesi mümkün olmayan bir yalan var! Çünkü AKP iktidarı son 22 gündür, şiddetle demokrasinin gelişmesine engel olmuştur. Gezi Park gösterileri ve talepleri, siyasete katılımın tıkanmış kanallarına baypas yapmaya çalışırken ve demokrasi kültürünü inşa etmeye çalışırken, AKP iktidarı demokrasi işçilerinde 4 kişiyi öldürdü! Binlerce demokrasi işçisini yaraladı. Yüzlercesini tutukladı. Medyaya sansür ve baskı uyguladı. Demokrasi şehidi bir işçimizin tabutuna saldırdı. Bu bir “A tipi demokrasi” ya da “ileri demokrasi” değil, faşizmdir! İnsanlık değerlerinin erozyonudur.
Demokrasi talebini ve muhalefeti zor ile bastırma bir Osmanlı ve cumhuriyet geleneğidir. Toplumu şiddet yoluyla dönüştürme zihniyetidir. Otoriterliğe itiraz eden öfkelilere karşı, Yavuz Sultan Selim’in kılıcını kuşanma geleneğidir.
Protesto ve itiraz hakkı, demokrasilerde siyasete doğrudan ve olağan katılım biçimidir. Gezi parkı ile başlayan süreç, siyasete halkın doğrudan katılma biçiminidir. Şimdi bir kez daha tanık olduk ki, AKP iktidarı halkın siyasete demokratik katılım kanalı olan, düşüncesiyle, talepleriyle, gösterisiyle katılma hakkını yasaklamıştır.
Gündelik hayatımızın demokratikleştirilmesinin işçiliğine soyunmuş gençlere ve yetişkinlere, gündelik hayatın içinde demokratik hayatı kurmak için siyaset yasaklanmıştır. 16. 19. ve 20. Yüzyıl devlet ve otoriterlik aklı ile 90’lı kuşağa seçilmiş padişahlık rejimi dayatılmak istenmiştir. Siyaset çoğulcu, katılımcı, azınlık haklarına saygı ve çok kültürlülük haklarına yabancı, çoğunluk diktatörlüğüne sığınmıştır. Çünkü demokrasiyi sadece sandıkla eşitleyen akıl, günümüz aklı olmaktan öte, 19. Yüzyılın otoriter aklıdır! Çünkü evrensel sosyal bilimler literatüründe dahi, salt sandık demokrasisi, demokrasi sağılmıyor. İktidarların değişse de, zihniyetlerinin baki kaldığı görülmüştür. Gezi Parkı direnişi karşısındaki tutumlarda görünen ve yaşanan budur! RTE iktidarı yurttaşlarının siyasete “yandaş” değil, muhalif olan eylemlere katılımına bir hak ve özgürlük olarak değil, düşmanca faaliyet olarak görmüştür.
RTE otoriterliğine itiraz eden öfkeliler, özgürlük alanlarını daraltan ve özel hayatlarına müdahale eden politikalara karşı çıkması, demokratik bir hak ve siyasete katılım biçimidir. İtirazları otoriterlik, RTE hükümetine, kapitalizm ve neo liberal politikaların yarattığı İslamcı otoriterliğe ve onun sosyal tahribatlarınadır.
Demokrasi işçileri, birlikte öğreniyoruz. Özellikle demokrasinin en yeni işçileri, sevgili gençler sizler çok teşekkür ederim. Tarihe silinmesi mümkün olmayan ve kazanım dolu bir miras bırakıyoruz. Şimdi demokrasiyi inşa edecek işçilik deneyimiz güçleniyor. İnanalım ki, otoriterlerin değil, demokrasi işçilerinin eserleri kalıcı olacaktır. Biliyoruz ki; Hayatımızı özgürleştirecek ve siyaseti demokratikleştirecek inşayı ancak, demokrasi işçileri gerçekleştirecektir.
90’lı nesil 15 günde 22 milyon Twittle ve Facebook üzerinde milyonlarca “like” ve “Share” ile dayanışmayı, beğenmeyi ve paylaşmayı öğreti. Panzerlerin ezdiği dağıttığı komün ve paylaşım çadırlarını hepimiz beğenmiştik. Biz o komünleri tüm Türkiye’ye kurma mücadelesinden vazgeçmedik.