
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Kıyaslama yapmak genellikle keyifsizdir ve “karşı tarafı” rahatsız eder. Ama bazı gelişmeleri görünce insan kıyaslama yapmadan duramıyor…
Barış ve huzurlu ülkeler sıralamasında Türkiye son yıllarda 121 ile 134'üncü sıra arasında gidip geliyormuş. Bu yıl dünyada 128. sırada kendine yer bulan Türkiye, “toplum ve güvenlik” başlığı altında Avrupa ülkeleri arasında ise sonuncu sırada yer bulmuş. Yani Türkiye kıtanın en huzursuz ülkesi! Bu, Avustralya merkezli Ekonomi ve Barış Enstitüsü’nün (IEP) her yıl yaptığı Dünya Barış Endeksi’nin sonucu… Barışın ve huzurun olmadığı ülkeler, yani “huzursuzluğun son halkasını” oluşturan ülkelerin neredeyse tamamı dini ve etnik çatışmaların olduğu ülkeler. Araştırmanın son sırasında AKP iktidarının da “büyük katkısı” ile Suriye yer almış. En altta yer alan diğer ülkelerin Ukrayna, Kuzey Kore gibi birkaçı hariç tamamı Müslüman ülkelerden oluşuyor…
İslam coğrafyasındaki kan ve göz yaşına bakınca bu sıralamanın hiç de tesadüf olmadığı ortada. Şii ve Alevi olmanın kafir sayılmaya ve ölümü hak etmeye yettiğini söyleyen ve bu söylediğini kafa keserek yerine getiren IŞİD gibi bir terör örgütü İstanbul’un göbeğinde Fatih’te stant açıyor, yardım topluyor, tişörtlerini satıyor. Yetmiyor, mağaza açıyor! Yetmiyor, göstere göstere “cihat turizmi” yapıyor! İngiltere ve Almanya’dan “tur organizasyonları” ile gelen cihatçılar, Gaziantep üzerinden Suriye’ye ve Irak’a gidiyorlar. IŞİD’e katılıp kafa kesiyorlar!
“ALLAH” YASAK
Din, iktidar olmaya çalıştı mı hikayenin sonu hep baştan belli oluyor! O zaman “Huzur İslam’da” lafları da yalnızca “laf” olarak kalıyor…
Nüfusunun üçte ikisini Müslümanların oluşturduğu Malezya’da, 7 üyeli Yüksek Mahkeme 3’e karşı 4 oyla “Allah” kavramını yalnızca Müslümanların kullanabileceğine karar vermiş: “Allah just for Muslim!”
2014 yılında sen bununla uğraşırsan çatışma kaçınılmaz olmaz mı? O ülkede huzur kalır mı? Bu trajikomik kararın hikayesi şöyle: Malezya Katolik Kilisesi yayınladığı "The Herald" adlı gazetesinin Malayca baskısında “Allah” kelimesini kullanmış. Çünkü Malay dilinde herkes gibi Hıristiyanlar da “yaratıcı” için yüzyıllardır “Allah” kelimesi kullanıyormuş. Malezyalı bazı İslami kuruluşlar “Allah kelimesini Hıristiyanların kullanmasının Müslümanların kafasını karıştırabileceğini ve bazılarının Hıristiyanlığa geçebileceğini” iddia ederek bu konuyu 2007 yılında mahkemeye taşımışlar ve “Hıristiyanlar ‘Allah’ kelimesini kullanamaz” kararını aldırtmışlar, 7 yıl sonra da Yüksek Mahkeme de bunu onaylamış! Müslüman Malezyalıların Hakları lideri İbrahim Ali de, "Mahkemenin kararı, Allah’a şükürler olsun ki bizi bugün sevindirdi" demiş! Alkışı hak eden büyük başarı, bravo doğrusu… İnsanın gözleri yaşarıyor! Bu kavramın kullanılmasını bile yasaklatan bir zihniyet yarın neler neler yapmaz ki? Varsın gerisini IŞİD’e halen “unsur” diyenlere ses çıkarmayanlar düşünsün!
Türkiye’de cihat turizmi, Malezya’da Hıristiyanlara “Allah” kelimesini kullanma yasağı, Irak’ta Şiilerin ve Türkmenlerin sorgusuz sualsiz kafaları, Afganistan’da oy kullananların parmakları kesilince barış ve huzur sıralamasında İslam ülkelerinin en altlarda yer alması doğal olmasın da ne olsun?
TRAFİK IŞIKLARI
Bizim “İslamcılar” bunları yaparken, dünyanın “en huzurlu kıtası” Kıta Avrupa'sında başka tartışmalar var; Örneğin Almanya’nın Berlin Eyaleti’nde şu anki en aktüel tartışmalardan biri trafik ışıklarındaki cinsiyet ayrımcılığı…
Sosyal Demokrat Parti Berlin Mitte ilçe meclis temsilcisi Martina Matischok-Yeşilçimen trafik ışıklarındaki erkek figürüne ayrımcı olduğu gerekçesiyle itiraz etmiş. Erkekleri sembolize eden figürlerin yanı sıra kadın figürlerin de trafik ışıklarında yer almasını istemiş! Bu tartışma daha önce Brandenburg'da gündeme gelmiş ve orada “örgü saçlı” kadın figürü kullanılmış ama bu figür şimdi beğenilmiyormuş… Bu tartışmanın en can alıcı başlıklarından biri de şu: “Hadi şimdi kadın sembolü trafik ışıklarına kondu, peki yarın kadın mı erkek mi olduklarını bilmeyen transseksüeller de aynı şeyi isterlerse ne olacak?”
Tercih sizin; Bir yanda dini bir iktidar hırsı, diğer yanda trafik ışıkları tartışması…