English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Son Makaleler
Ali KENANOĞLU
Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!

Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Turan ESER
Küreselleşen Kerbela

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

Ali KENANOĞLU
500 haftadır aynı yerde

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
Büyük demagog!
Yayınlanma Tarihi: Çarşamba, 19 Haziran 2013
Büyük demagog!

Dünkü grup konuşmalarını dinleyince Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yalancılığı konusunda Meclis'te grubu bulunan üç parti, CHP, MHP ve BDP liderleri farklı yerlerden baksalar da, benzer örneklerle aynı noktada buluştular. Bu buluşmada Gezi direnişleri belirleyici oldu. Üç haftada sokak ve sokağa hakim olan gençler hızla politikleşirken, sokağın direnişi farklı kulvarlardaki siyasi partileri ve eğilimleri, yarına yönelik yorumları ve yönelimlerinden bağımsız olarak Erdoğan karşısında aynı hizaya getirdi…

Ancak Başbakan Erdoğan da yaptığı hamlelerle kolay lokma olmadığını gösterdi. Çünkü Erdoğan’ın en önemli özelliklerinden biri de büyük bir “demagog” olması. Erdoğan’ın “çapulcu” kavramı için bugünlerde sıkça başvurduğu Türk Dil Kurumu Sözlüğü “demagoji”yi “laf cambazlığı”, “demagog”u da “laf cambazı” olarak tarif ediyor. “Uluslararası internet sözlüğü” de diyebileceğimiz Wikipedia ise, önce “demagoji”yi sonra da “demagog”u tarif ediyor ve şöyle diyor: “Demagoji, akılcı ve mantıklı çıkarım ve tartışmalardan ziyade, halkın isteklerine, ön yargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset ve destek arayışıdır. Yunanca demos (halk) ve agogos (liderlik yapmak) kelimelerinin birleşiminden türemiştir. Genellikle üstün bir hitabet ve propaganda yeteneği gerektirir. Çoğunlukla, popülist kavramları kullanarak ve milliyetçilik duygusunu sömürerek yapılır. Demagoji yapan kişiye ise “demagog” denir. “Toplumun hem duygularını hem de ön yargılarını kullanarak var olan gerçekleri farklı şekilde gösterme sanatı” olarak tarif edilen demagoji her halde şu anda en çok Başbakan’a yakışıyordur. “Başbakanın sözlüğü” TDK’da "Demagog, kelime oyunu içinde hakikati güme getiren bir hokkabazdır" belirlemesini yapan Necip Fazıl Kısakürek’in ve "demagogların maskelerini aşağıya indirip yolundan atmak” gerekir diyen Nazım Hikmet’in belirlemeleri bugünkü duruma çok uyuyor.

Gerçekten de yalanın dolanın yanı sıra popülist kavramları kullanarak, dini ve milliyetçilik duyguları sömüren bu iktidardan bir an önce kurtulmak ve yeni bir Türkiye yaratmak gerekiyor. Çünkü bunlar her alana nüfuz etmiş durumdalar. Müthiş bir kadrolaşmaları var. Devletin bütün kurumları ellerinde. Kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü falan hepsi artık boş kavramalara dönüşmüş durumda. Polisin fiziki şiddeti dışında, ciddi bir psikolojik terör her yerde kol gezmeye başladı. Fiili olarak orta yerde bir “başkanlık rejimi” yaşamaya başladık. “Bay Başkan” her şeye hükmediyor. Polisin gücünü daha da arttıracağını ve “kamu düzenini bozacak” her eyleme daha sert müdahale edeceğini açıkça söylüyor. Birkaç hafta önce Emniyet’e 10 bin “koruma polisi” alınacağının açıklanması da muhtemelen bugünkü operasyonlarla yakından ilgiliydi. Muhtemeldir ki bu “koruma polisleri” Başkan’ın milis güçleri gibi davranacaklar… İş öyle bir noktaya doğru gidiyor ki; Başbakan’ın dünkü konuşmasında altını çizerek hedef gösterdiği öğretmen, müdür, dekan ve rektörlerin isimleri belli ki yarın tek tek afişe edilecek!

Gerçek durum bu. Ne kendimizi kandırmak, ne de zorlamak doğru değil. Nitekim, en azından, bir ara, gereksiz yere çok fazla misyon biçilen ve neredeyse “uzlaştırıcı” ilan edilen Cumhurbaşkanı Gül’ün de, Bülent Arınç’ın da Erdoğan görüşmesi sonrası durumlarına bakınca Başbakan Erdoğan’ın nasıl tek karar verici olduğu da açıkça gözüküyor. Gül, Erdoğan’la görüştükten sonra yalnızca laf dolaştırıyor. Hiçbir şey söylemiyor. Uzlaşmacı bir resim veren Arınç’ın durumu daha da vahim. Arınç, bırakın uzlaşmayı “gerekirse orduyu göreve çağırırız” diyor...

21 günlük sokaktan sonra siyasi olarak kaybetmiş bir iktidarın, fiili olarak kaybetmesi ancak sandıkta olacağına göre “diktatör” karşıtı güçlerin ve enerjilerin mutlaka birleştirilmesi gerekiyor. Devlet terörüne dönüşmüş polis terörüyle mücadeleye insanlar çok hızlı “alıştı”. Şimdi asıl sorun, iktidarın yalanını, dolanını, demagojisini yenecek, “diktatör istifa” diye bağıran, tavasına-tenceresine vuran, klakson çalan, merdivenlere oturarak kitap okuyan, meydanda hareketsiz durarak muhteşem bir protesto eylemi yapan ve sayıları 1 Haziran’dan bu yana “3-5 çapulcu”yu çoktan aşmış, milyonların ortak hareketini sağlamakta...

Etiketler: recep tayyiperdoğan,demagog,necdrt saraç