
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Hızır paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şah’a gidelim
Siyaset günleri gelip yetmeden
Açılın kapılar Şah’a gidelim
Pir Sultan Abdal
RTE salı günü grup toplantısında Alevileri “Hızır paşalar asırlar öncesinde kalmıştır. Açılın kapılar Şâh’a gidelim diye, medet arama dönemi de asırlar öncesinde kalmıştır” diyerek hak aramamaları için uyarıyor. Oysa her türden ahlaksızlığın, siyasal, mezhepçi cinayetlerin, insana yabancılaşan kötülüğün beslediği zalimin zalimliği, zulmün tüm repertuvarları, Osmanlı hınzırlığı kendini güncelleyerek yaşamını “Yeni Osmanlıcılık” olarak sürdürüyor.
Aleviler mazlum ve mağdurdur. “Enel Hakk” ile tanrıyı insanda gören öğretisine, “incinsen de incitme” diyen sevgi felsefesine, inancının merkezine insanı koyan, doğa sevgisini kutsayan, kadın-erkek eşitliğini, yetmiş üç millet aynı nazarla görme düşüncesini, özüne “eline, beline, diline sahip ol” ilkesini koyan Aleviliğe yönelik süregelen Sünni-Emevi zihniyetine dayalı düşmanlık asırlar öncesinde kalmadı! Halen AKP devleti eliyle devam ediyor.
Dün Pir Sultan Abdal’ı Sivas’ta asan zihniyet, bugün aynı topraklarda Pir Sultan Abdal’ı anmaya giden torunlarını diri diri yakmadı mı? 35 insanı yakarak seyreden karanlığın tarihi yeni değil mi? Roboski’de 34 gencin üzerine devlet adına bomba yağdıran zalimlik asırlar öncesinde mi kaldı ?
Maraş’ta “Bir Alevi öldüren beş kez hacca gitmiş sayılır” diyen Diyanet imamlarının vaazlarına kulak verip, annesinin karnında bebek öldürenler asırlar öncesinin mi, yoksa Cumhuriyet dönemi Muaviyeleri midir?
“Haklar Açılımı” yerine Özgürlük ve adalet diyen Gezi’nin çocuklarına devlet terörü ile “Mezar Açılımı” iktidarlar asırlar öncesinde mi yaşıyor?
İnsanlık suçu işleyenleri aklayan yargı, insan yakan katillerin avukatlarını AKP hükümetinde bakan, milletvekili yapan zalimlik asırlar öncesinde mi kaldı?
Biri evine para sayma makinesi alırken, öbürü ayakkabı kutularına avro dizerken, diğeri baba talimatıyla evde milyarlarını sıfırlayarak tüketemezken, Soma’daki katliamda hayatını kaybeden 301 işçinin bir yıllık maaşı bir bakanın kolundaki saat kadar etmezken, ülkede, 7 milyon kişi 2 dolarla, 1,5 milyon kişin günde 1 dolarla yaşamaya çalışıyorken, o ülkede “Açılın kapılar Şah’a gidelim” demek asırlar öncesinde mi kalsın?
AÇILIN KAPILAR...AÇILIM VARMIŞ!
Lafı dolandırmaya gerek yok; AKP Alevi açılımı yapamaz. Çünkü 13 yıllık AKP uygulamaları ve zihniyeti Alevi kimliğini Sünnilik üzerinden kuşatmakla meşguldür.
Aleviler tüm toplumsal kesimlerle kavgalı olan AKP’den “medet” ummuyor. Aksine medetin demokrasi, laiklik ve özgürlükler için “Açılın kapılar Şâh’a gidelim” olduğunu biliyorlar. Adalet ve hak arayışı yüz bin yıl geçse de terk edilecek dava değildir.
Alevi taleplerini karşılamayacağını, sorunlarının çözülemeyeceğini bizzat RTE’nin kendisi söylüyor.
Nasıl mı?
RTE, Alevi kurumlarının taleplerini dinlemiyor ve dikkate almıyor. İnanç özgürlüğüne ve laikliğin evrensel yaklaşımlarına da kapalı.
AKP Ulemaları Alevileri devletleşmiş Sünnilik anlayışının tek tipleştiriciliğine davet ediyorlar. Camiye, Diyanet’e, ulemaya, Siyasal İslam’a çağırıyorlar. Davete icabet etmeyen Alevileri ise “bir avuç”, “ateist, Marksist” ya da “Alisiz Alevilik” diye ötekileştiriyorlar. Böyle bir zihniyetin Alevi açılımı samimi olabilir mi?
Alevilerin ve Sünnilerin kendisi olarak, eşit koşullarda ve barış içinde bir arada yaşamasını örgütlemek yerine, mezhepçi politikalarla Alevi düşmanlığının örgütlendiği bir süreçte samimiyetten uzan olan bu anlayış “Alevi açılımı” yapabilir mi?
ALEVİLER NE İSTİYOR, AKP NE DAYATIYOR?
Bir: Aleviler “Cemevi bizim ibadet yerimizdir” derken, RTE “Biz buna mabet diyemeyiz. Alevi vatandaşlarımız, ‘Ben, Müslümanım’ dediğine göre, o zaman bir bölünmeye zemin hazırlamamak gerek” diyor. RTE’ye ve Sünni-Türk İslam sentezine göre; “Alevilik diye bir inanç ya da din yoktur. Alevilik Sosyo-kültürel yapıdır. Müslümanların dini günleri bellidir. Alevi inancı, dini ve bayramı yoktur.” Asimilasyon işlevi gören mezhepçi zorunlu din dersi ve zorunlu seçmeli Sünnilik dersleri “herkesi kucaklıyor!”, “Cemevi ibadet yeri değildir. Müslümanların tek mabet yeri camidir. Aleviler camiye gelsin. Devlet ve Diyanet herkese eşit yaklaşıyor ve Alevileri de kucaklıyor” diye özetleyeceğimiz dayatmasıyla, gerçekten demokrasi ve laiklik zemininde bir “Alevi açılımı” yapılabilir mi?
Tüm AB ülkelerinde Cemevi ibadet yeri olarak tanınırken, Alevilik diğer inanç/din gruplarıyla eşitlenirken, Türkiye’de inkâr edenlerin açılımından hangi sonucu alacağız?
İki: Alevi celladı Yavuz Selim ismini köprüye, okullara ve semtlere veren; Madımak Katliamı davasını iktidar eliyle “zamanaşımı”na uğratan; Miting alanlarından Alevi kimliğini ve öldürülen Alevi çocuklarını ve acılı analarını yuhalatan; Alevilerin malını, canını ve ırzını helal görenlerle gurur duyan bir başbakan Alevi açılımı yapabilir mi?
Üç: Aleviler inançsal kimliklerin tanımlanmasını değil, tanınmasını talep ediyor. AKP ulemaları ise Sünnileştirilmiş Alevilik algısı inşa ediyor.
Dört: Bizzat RTE üzerinden Alevilere yönelik ayrımcılık, dışlama ve nefret söylemi yaygınlaştırılırken, Diyanet kitaplarındaki “mum söndü” iftiralarına yargı “fikir özgürlüğü” olarak yorumladıkça, binlerce Kuran Kursu açan, Zorunlu ve seçmeli Sünnileştirme amaçlı asimilasyon derslerinde Alevifobiasını örgütlerken, AKP’den Alevi açılımı yapmasını beklemek saftık olmaz mı?
Beş: Devletin arşivlerinin ezber kartlarına bakarak, Alevi kurumlarını“dış güçlerin”, “terör örgütlerinin” tuzağına düşmüş, kandırılmış olarak tarif etmeye devam eden AKP’nin yalana ve iftiraya dayalı düşmanlık üreten bölücü siyasetine inanarak, Alevi açılımdan medet umulur mu?
Özetle, AKP Alevi vicdanını Sünnilik ekseninde kamulaştırmayı hedefliyor. İşin özü budur!
Seçilmiş Padişah her ne kadar Alevilerin Osmanlı’dan günümüze kadar süregelen “Hak ve Adalet Arayışı” için geride kaldı derse de, Aleviler Pir Sultan’ın çizdiği yolda ya “Açılın kapılar Şâh’a gidelim” diyerek, Pir Sultan’laşacaktır. Sahte AKP açılımlarına kanarak, “Açılın kapılar Seçilmiş Padişah’a gidelim“ diyenlerde Hızır gibi rezil olacaktır.