Yankesici veya onun işbirlikçisi cüzdanını çalmayı planladığı adama panayırda cambazlık yapan adamı işaret ederek “vay be cambaza bak” diyerek “kurbanın” dikkatini cambaza yöneltirmiş, o arada da adamın cüzdanını iç edermiş! Dün yankesicilerin ve dolandırıcıların cüzdan çalma yöntemlerini anlatmak için kullanılan bu kavram bugün siyasette sıkça kullanılan bir kavrama dönüşmüştür. İşin doğrusu bazı isimlere de çok yakışıyor…

Başbakan Erdoğan dünkü AKP Grup konuşmasında bir kez daha bu yöntemi denedi. İnanılır gibi değil ama Alevilerin çözülmeyen, karşılık bulmayan sorunlarıyla ilgili olarak mağduru oynadı. Çözüm üretmek yerine, Alevileri kendi aralarında karşı karşıya getirmek için, konuşmasının önemli bir bölümünü “iyi Alevi kötü Alevi” üzerinden yaptı…

* * *

Belli ki; Almanya’daki protesto çok canını acıtmış. Almanya’da “bir avuç ateist” dediği Aleviler yüz bin kişi olup sokaklara dökülünce, Alman kamuoyu da “burada ne işin var, önce git Soma’yı temizle” deyince canı çok sıkılmış!

Belli ki; Alevilerin, 2010 Referandumunda, 2011 genel ve 2014 yerel seçimlerinde AKP’yle arasına koyduğu mesafe canını acıtmaya devam ediyor.

Görülüyor ki en çok korktuğu şey, sokak! Sokakta da Aleviler var. Biber gazı, tazyikli su, gözaltı, yaralama ve ölüm bile derdine derman olmuyor. Bu gerçek canını daha da acıtıyor!

O “bir avuç” dese de Alevi hareketi Türkiye’de de Avrupa’da da yüz binleri yan yana getiriyor. Üstelik bu yan yana geliş tam anlamıyla bir “AKP karşıtı boka” dönüşüyor.

O yüzden klasik taktiği uygulamaya çalışıyor! Alevileri kendi içinde “iyi Alevi kötü Alevi” diye ayrıştırmaya çalışıyor. Alevi kavramı ile terör ve şiddet kavramını da ısrarla yan yana getirerek Alevileri hem kendi içlerinde hem de devrimci hareketlerle çatışmaya zorluyor!

Polisin şiddetini Alevilerin yoğun yaşadığı Okmeydanı, Tuzluçayır, Armutlu gibi mahallelerde neden arttırdığını açıklamıyor. Bunu gizliyor! Operasyonların ve ölümlerin üzerine gidip, örneğin Ethem’in, Ali İsmai’in en son olarak Uğur Kurt’un katilerini açıklayacağına, Uğur Kurt’u kız kardeşinin acılı haliyle söylediği “slogan atmasaydınız kardeşim ölmezdi” sözünü öne çıkartıyor. Böylece Alevileri, ayrıştırmaya, bölmeye, yalnızlaştırmaya çalışıyor.

Hüseyin Aygün’e DHKP-C’li diyerek onu diğer milletvekilleriyle karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Yetmiyor aynı şeyi “sözde Türk” dediği Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir için de yapıyor!

* * *

Sanki 12 yıldır iktidarda olan kendisi değilmiş gibi mağduriyet edebiyatı yapıyor. Alevilerin karşılanmayan taleplerinin, çözülmeyen sorunlarının sorumluluğunu yine CHP’ye yıkıyor. CHP’nin ve BDP’nin kerelerce hiçbir ön koşul öne sürmeden “gelin Alevilerin sorunlarını çözelim” tekliflerinin Meclis'te AKP oylarıyla reddedildiğini saklıyor. Tıpkı Soma için verilen araştırma önergelerini niçin reddettiklerini sakladığı gibi…

Konuşmasında tam anlamıyla bir “cambaza bak” örneği sergiliyor! Bütün sorunlarının asıl kaynağının,”şaha kalkmış Türkiye”nin önünün “iç ve dış mihraklar” tarafından kesildiğini, “dış mihrakların” güçlü Türkiye istemediğini döne dolaşa anlatıyor!

Haksızlığa karşı direnişin sembolü olan Pir Sultan Abdal’ı itibarsızlaştırmak için Pir Sultan’ın “Açılın kapılar şaha gidelim” sözlerinin anlamını çarpıtarak “ başka bir yerden medet aramanın asırlar öncesinde kaldığını” söylüyor. Sonra dönüyor, Hazreti Hüseyin, Hacı Bektaş Veli, Aşık Veysel övgüsü yapıyor!

Soma’da ölen işçileri mezheplerine göre ayrıştıranın AKP olduğunu, Elmadere gibi 11 işçinin öldüğü Alevi köyüne, “devlet yetkililerinin” iş cinayetinin gerçekleşmesinden 6-7 gün sonra gittiğini açıklamıyor. Ancak, Alevilerin “sağdan soldan toplanarak” ilçeyi karıştırmak için Soma’ya taşındığını” iddia ediyor… Ancak, “Cambaza bak” taktiği belki dün tutabilirdi ama bugün tutmaz. Aleviler bu numarayı artık yemez! Bütün sorunlarına ve sıkıntılarına rağmen Aleviler artık örgütlü! Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarla görmek istemediği, görse de kabullenmek istemediği bu!

* * *

Erdoğan başta olmak üzere, Türkiye’de siyasi bir angajmanı olan herkes biliyor ki; Alevi sorunu duygusal yaklaşımlarla, başımızı okşamalarla, Alevilerin iyi insanlar olmasını söylemekle çözülemez! Alevilerin talepleri bellidir! Erdoğan’ın Alevilerin başını okşar gibi "duygusal ve dokunaklı" konuşmalar yapmasına, Hacı Bektaş’ı, Hüseyin’i, Aşık Veysel’i ağzına almasına gerek yok! Alevilerin talepleri bellidir. Bunu herkesten iyi kendisi biliyor! Sayın Başbakan, uzun lafın kısası, Meclis elinizde, üstelik CHP ve BDP de Alevi taleplerinin çözümü için ön koşulsuz destek veriyor! Elinizi kolunuzu tutan yok! Meydan sizin. Laf üreteceğinize çözün sorunları. Neyi bekliyorsunuz?