
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Kürt sorununda çok yönlü çözüm arayışlarına “Demokratik İslam Kongresi” gibi teolojik zemin de eklemlenmiş oldu. Dünyevi siyaset ve uhrevi siyasetle buluştu. Öcalan Newroz mesajında İslami kesimlerle barış ve uzlaşı arayışına dair ipuçlarını vermişti. Hatta öncesinde “sivil cumalar” ve “İslam kardeşliği” üzerinden Sünniliğe/İslam’a meşruiyet kazandırılmaya başladı.
Düne kadar Türk İslam Sentezinin Kürt coğrafyasında etkisini engelleyen Kürt siyasal hareketinin “İslam Kardeşliği” ile “ümmetçiliği” esas alan “Demokratik İslam Sentezi” inşasını tercih etmesinin sebeplerini, Kürt sorununun çözümüne ve HDP’nin bölgede Kürt siyasal hareketine mesafeli duran dindar ve muhafazakâr kesimle arasındaki mesafeyi kapatma stratejisi olarak okunabilir. Fakat bu İslam’ın politik bir strateji için araçsallaştırılarak, aslında “Türk İslam Sentezi”ne karşı “Kürdistan İslamcılığı” inşa edilmesi olarak algılanmaktan kendini kurtaramaz.
Zamanın ruhundan etkilenerek, Sünni İslam’dan bir “kurtuluş teolojisi” üretmek isteyenler olabilir. Latin Amerika’da, demokrasi ve laiklikle barışık bir ilişki kuran yoksul Hıristiyan halkın aşağıdan yukarı kendiliğinden örgütlediği “Kurtuluş Teolojisi” farklı bir sosyolojik gerçekliktir. Mülkiyet ilişkilerine kapitalizmin penceresinden bakan, demokrasinin ve laikliğin evrensel değerlerine mesafeli olan İslam’dan “Kurtuluş Teolojisi” üretileceğini beklemek kanımca mümkün değildir.
POLİTİKA YENİ İSLAM İNŞA EDEMEZ
DTK ve HDP gibi politik yapılardan da bağımsız, politik öncülükle İslam yeniden tanımlanabilir mi? Bu politik bir yapının mı yoksa sivil alanın görevi mi? Siyasal indirgemecilikle Sünni İslam Rönesans’ı sağlanabilir mi? “Medine Vesikası” ekseninde “İslam gök kubbesinin altından” dinleri, dilleri ve kültürleri “ümmet” altında buluştur tartışmaları ve aktivitelerini takip ederek bunu göreceğiz.
Kongre sonuç bildirgesi, İslam’ı ve Medine Vesikası referans alarak yazılmış. “Ümmet” üzerinden tarif edilen aslında Kur’an ve sahih sünnet üzerinden bir inşadır. Sonuç bildirgesi “Ümmete”, “çok kimlikli, çokdilli, çok inançlı” anlam yüklese de, örneğin Alevilerin, gayri Müslimlerin Sünnilik/İslam üzerinden tarif edilmiş ve Yeni Osmanlıcılık tezlerine yakın duran “ümmetçiliğin Gök Kubbesi” altında yer alması kanımca beklenmemelidir.
Solun özgürlükçü ve eşit bir dünya kurması için iktidar karşısında, din, devlet, birey, inanç özgürlüğü ve laiklik ilişkisinde alacağı tutum önemlidir. Sol-sosyalist siyasetin tutumu laiklik ekseninde “din dışı” kalarak, ister inanan olsun, ister inanmayan, herkes inanç özgürlüğünü dinin devlet dışında ve sivil alanda varoluş hakkını savunmak olmalıdır. Dinsel retorik, kamusal alanda dinsel ideolojinin kurduğu hegemonyanın meşruiyetine hizmet eder.
ÇÖZÜM GERÇEK LAİKLİKTİR
Kemalist laikliğin Sünniliği resmen devletleştirmesi ile bu devletleşmenin avantajlarıyla toplumsal bir güç inşasını siyasal İslamcılık üzerinden gerçekleştiren AKP gericiliği karşında üçüncü bir yolun benimsenmesi gerekiyor.
Bu yol bir yandan siyasal İslamı devlet eliyle üreten ve besleyen ittihatçı laikliğe, diğer yandan Sünnilik ekseninde siyasal İslamcılığın özlemi olan dine dayalı devlet ve toplum modeline karşı olmaktır. Demokrasinin ve özgürlüklerin teminatı olan gerçek laiklik için mücadele zemini inşa edilmelidir.
Siyasal İslamcı dinsel hegemonya karşısında solun kafa karışıklığı hem sınıf mücadelesinin zayıflamasına, hem de eşzamanlı olarak laiklik mücadelesinden çekilmesine sebep olmuştur.
Aklın ve halkın egemenliğine dayalı bir dünya kuracak isek din, siyasal, devlet, hukuk ve ekonomik yaşamdan kişisel vicdanlarda özgür kılınmalıdır.
Eğer kongre İslam’la barışmayı politik bir proje olarak tasarlıyorsa, politikleşen dinin de sahibi olmayı hedeflemiş demektir. İktidar dinine karşı mücadele ederken, iktidar hedefi olanların alternatif İslam dini inşa ederken, kendi iktidarının dinini de inşa etmiş olur! Bunun da ciddi sakıncaları vardır.
ÇÖZÜM DÜNYEVİDİR
Kürt sorunu hukuksal olarak güvenceye kavuşturulmuş, demokratik ve barışçıl çözümle kalıcılaştırılabilir. Kürtlerin tüm kültürel kimlik talepleri, eşit yurttaşlık ve eşit haklarını içerecek Anayasa ile mümkündür.
Çözüm zemini siyasal, hukuksal, demokrasi, laikliktir. Dünyevidir.
“İslamcılık” zemininde uhrevileştirilerek 1400 yıl öncesinin konjonktüründe denenmiş “Medine Vesikası” ile Kürt sorununu İslamileştirmek çözüm mü, bekleyip göreceğiz.