
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Başbakanlık verilerine göre yurtdışında 2 milyon 767 bin 981 seçmen var. Bu sayı Türkiye’deki toplam seçmenin yüzde 5,3’üne tekabül ediyor.
AKP’nin 30 bin oy farkla Ankara’yı, 670 bin oy farkıyla İstanbul’u kazandığı düşünülürse bu sayı çok büyük bir sayı. AKP ile muhalefetin yerel seçimlerdeki toplam oyları kıyaslandığında yurtdışı seçmenin sayısının önemi çok daha belirleyici bir hale geliyor. Bu anlamıyla yurtdışı seçmeninin Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaderini belirleyebileceğini söylemek hiç de abartı olmaz…
10 Ağustos’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde yurtdışındaki seçmen ilk kez gümrük kapıları dışında yaşadığı ülkede oy kullanacak. AKP şimdiden yurtdışına odaklanmış durumda. Yurtdışındaki seçmenin oyunu almanın elini çok rahatlatacağını biliyor. Bu yüzden de Alman Cumhurbaşkanı’na Aleviler ve demokrasi üzerinden ‘çakarak’ ilk hamlesini yapan Erdoğan, 24 Mayıs’ta 15 bin kişilik Köln Arena’da şov yapmaya hazırlanıyor.
CHP’nin de hazırlıklara başladığı haberleri geliyor, ama CHP başta olmak üzere bir bütün olarak muhalefet henüz ‘hazırlık aşamasında’. Umarım yerel seçimlerdeki gibi burada da işler ‘son dakika’ya kalmaz.
* * *
Yurtdışındaki seçmenin yüzde 88’i Avrupa’da demiştik. Bunun ezici bir bölümü ise Almanya’da yaşıyor... Bırakınız bağımsız veya sola yakın duran araştırma şirketlerini, sağ tandanslı araştırma şirketleri bile Alman vatandaşlığına geçen Türklerin en az yüzde 70’inin Almanya’daki sol partileri tercih ettiğini belirtiyorlar. Geriye kalan yüzde 30’un sağ partileri tercih ettiği iddiası ise oldukça abartılı bir şekilde duruyor. 2002’den bu yana ‘Almanya’da Türk kökenli seçmenlerin seçmen davranışı’nı araştıran Türkiye-AB-Almanya Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Mustafa Acar son seçimlerde Türklerin sağ parti tercihlerinin yalnızca yüzde 5,2 olduğunu belirtiyor. Acar, Almanya’daki Türklerin yüzde 3,3’ünün Liberal Parti FDP’yi, yüzde 1,9’unun ise Hıristiyan Demokrat Parti CDU’yu tercih ettiğini belirtiyor. Geriye kalan oyların neredeyse tamamı (yaklaşık yüzde 91) ise sol partiler arasında dağılıyor: Yüzde 64 ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) Türklerin birinci tercihi. Yüzde 17,4 ile Yeşiller ikinci, yüzde 9,2 ile Sol Parti ise üçüncü parti.
Tercih Türkiye’deki siyasi partilere gelince tam tersi bir tablo ortaya çıkıyor. Araştırma şirketlerinin sonucundan önce 2011 seçimlerinde gümrüklerde kullanılan oyların dağılımı bunu gösteriyor: 2011 genel seçimlerinde Kapıkule, Antalya ve Atatürk havalimanlarında kullanılan oyların % 59’unu AKP, % 28’ini CHP, % 8’ini ise MHP almış. (BDP seçimlere bağımsız girdiği için dağılım sonuçlarına yansımıyor.) Farklı araştırma şirketlerinin 2013 yılında doğrudan Almanya’da yaptığı araştırmalarda ise buna yakın sonuçlar çıktığını görüyoruz. Avrupa’daki örgütlü Kürt ve milliyetçi Türk potansiyeli bilen biri olarak araştırmalarda BDP ve MHP’ye yönelik ortaya çıkarılan oranların gerçekçi olmadığını düşünüyor olsam da oran aralıkları şöyle: AKP yüzde 58-61, CHP yüzde 26-28, MHP yüzde 4-8, BDP yüzde 2-5.
* * *
Peki bu iş nasıl oluyor? Almanya’da yaşayan Türkler yüzde 70 gibi çok yüksek bir oranda solu tercih ederken, (-ki bu rakam yukarıda da belirtiğim gibi bazı araştırmalarda yüzde 91’e kadar çıkıyor); Türkiye’ye yönelik siyasi tercihlerinde tam tersi oluyor? Yüzde 70’i sağa oy veriyor?
Acar, Türklerin Almanya’da solu tercih etmelerini de beş başlıkta toplamış. Birincisi; Sol partilerin göçmen sorunlarına duyarlı olmaları. Yabancı düşmanlığına, milliyetçiliğe ve ırkçılığa açıkça tavır almaları. Eşitlikçi olmaları. (Avrupa solcuları inanç özgürlüğünden dolayı İslamcıların ‘minareli cami yaptırmalarını savunuyorlar. Bu konuda saldırılara karşı en önde yer alıyorlar.) İkincisi; Sol partilerin Türk kökenli adaylar göstermesi. (2013 seçimlerinde 11 Türk Alman meclisine seçildi) Üçüncüsü, Göçmenlik. Dördüncüsü Türk medyasının yönlendirmesi. Beşincisi ise sağ partilerdeki ‘Hıristiyan’ ismine karşı ‘İslam refleksi’.
* * *
Cumhurbaşkanı seçimine üç ay kala Avrupa’da tablo bu. Avrupa’da muhafazakâr partilerin göçmen düşmanı, ayrılıkçı, ötekileştirici politikalarını reddederek solu seçen Türk seçmen, Avrupa’daki sağcı, muhafazakâr partilerinin yaptıklarının yüz mislini kendi vatandaşına reva gören sağ partileri seçiyor. Özellikle CHP ve BDP bu tabloyu değiştirecek hamleleri üç ay içinde bulamazsa Erdoğan’ın ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmesi sürpriz olmaz!