
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Sonradan bir kısmı ‘demokrasi kahramanı’ ilan edilse de, aralarında Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, İsmet Sezgin ve Nahit Menteşe gibi isimlerin yer aldığı 276 milletvekili, Meclis'te Denizlerin idamına ‘evet’ derken muhtemelen onların ‘hızla öleceklerini’ öngörmüşlerdi. Çünkü onlar da tıpkı ‘fikirdaşları’ Turgut Özal’ın yıllar sonra ortaya çıkan mektubunda belirttiği gibi, ‘Türkiye’yi yıkmak isteyenlere bir şans daha mı vereceğiz’ sorusuna ‘hayır’ cevabı veriyorlardı. Ve onlar da en az Özal gibi ‘tarihten ders alarak acıma duygularını bastıracak’ kadar hem ‘tecrübeli’ hem de şiddetli birer komünizm düşmanıydılar! Bu yüzden hep beraber elleri ‘üçe üç’ bağrışları arasında idama kalktı…
Elleri idama kalkanlar ‘tarihten ders aldık’ deseler de aslında o dersi hiçbir dönem almamış olanlardan oluşuyordu! Çünkü tarih, kahramanların öldüğüne tanıklık etmediği gibi, efsaneleri öldürmek de hiçbir dönem mümkün olmamıştır!
Adalet ve özgürlük arayıcıları iktidar ve sözcüleri tarafından her daim önce ‘hain’ ilan edilmişler ancak halk onları çok kısa sürede kahraman yapmış, onları efsane haline dönüştürmüştür. Bu yalnızca Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’a özgü bir durum değildir… Şeyh Bedrettin, Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa’dan bu yana hep böyle olmuştur. Köroğlu gibi, Pir Sultan gibi… Yaşı küçültülerek asılan Seyit Rıza ya da yaşı büyütülerek asılan Erdal Eren gibi…
İktidarı ele geçirip, adalet ve özgürlük yerine devletin otoriterliğini ve büyüklüğünü kutsallaştıranlar ise ya unutulmuşlar ya da zalimler kategorisinde anılmışlardır. Bu yüzden de dikkat edin sağcıların kahramanları olmuyor. Olsa bile ömürleri kısa oluyor. O yüzden onlar ‘kendi içlerinden sıradan bir kahraman’ asla çıkaramıyorlar. Peki ne yapıyorlar? Bu ‘açıklarını’ kapatmak için ‘mecburiyetten’ Osmanlı padişahları gibi ‘devlet büyüklerini’ kahraman ilan ediyorlar! Zorlaya zorlaya ‘100 Ünlü Türk’ kitapları yayınlıyorlar… Çünkü kahramanlık yalnızca adalet, özgürlük ve eşitlik arayıcılarında ortaya çıkıyor… Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamları karşısında öç almak için ‘üçe üç’ diyerek Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı idam ettirenler, bundan dolayı haksızlığa uğradıkları, yargılamalarının adil olmadığı bugün çok daha açık olsa da Mendereslerden bile ‘kahraman’ yaratamamışlardır! Kerelerce ispatlanmıştır ki, kahraman olmak için, efsane olmak için adalet aramak, eşitlik ve özgürlük peşinde koşmak gerekmektedir! Erdoğan’ın dört aylık cezasını bu kadar allayıp pullaması, 12 yıldır iktidar olmasına rağmen her seferinde mağduriyet edebiyatı yapması bu anlamıyla bir tesadüf değildir!
* * *
Yok, ne yaparlarsa yapsınlar, sağcıların, muhafazakârların, ‘otoriter devlet aşkı’ ile yanıp tutuşanların bir tek Şeyh Bedrettin’i yok! Köroğlu’su yok. Pir Sultan’ı yok. Deniz Gezmiş’i yok. Ali İsmail Korkmaz’ı da yok… Bundan dolayıdır ki, kendini ‘efsane yapmaya’ çalışan Erdoğan bile kongre kürsüsünde ya da miting meydanında konuşmasını Aşık Veysel’den türkülerle, Nazım Hikmet’ten şiirlerle süsleme ihtiyacı hissediyor… Mayaları çorak, toprakları kuru…
* * *
42 yıl önce idam edilen Denizlerle ilgili olarak, daha dün 1 Mayıs 2014’de elinden gelen sertliği ardına koymayan İstanbul Valisi bile kendince ‘pozitif bir mesaj’ yayınlama ihtiyacı hissediyorsa durup düşünmek gerekiyor. Bu gerçek, valinin niyetinden bağımsız olarak, bütün hukuk kurallarını hiçe sayarak ‘devlet düşmanı ve hain’ ilan edilerek vicdansızca idam edilen Denizlerin halk tarafından kahraman ilan edilmelerinin, efsane haline getirilmelerinin zorunlu bir sonucudur. Vali bükemediği bileği öpmüştür!
Bırakın Denizleri, bugün bu ülkede binlerce, on binlerce, kim bilir belki de milyonlarca insan, Deniz Gezmişlerin avukatı Halit Çelenk gibi olmak istiyorsa herkesin ama özellikle de halkın çocuklarına ‘vur’ emri verenlerin polisi ‘efsane’ ilan edenlerin, durup bir kez daha düşünmeleri gerekir. Çünkü onlar artık idam edildikleri güne, 6 Mayıs’a denk gelen Hızır ve İlyas da sembolleşen ‘Hıdrellez’ gibi efsane olmuşlardır. Hatırlamakta yarar var: Efsaneye göre, Hızır karada, İlyas ise denizlerde zorda kalmış olanların yardımına koşan iki efsanedir... Efsaneler ne yapılırsa yapılsın asla ölmezler! Bozatlı Hızır her daim yardıma koşar…