
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Son 12 yılda AKP’nin iktidar olma avantajıyla cami ve imam sayısı giderek artıyor. 1981 yılın da 47 bin olan cami sayısı, 2013 yılında 90 bin civarında. İmam sayısı da 143 bine dayanmış!
Bu artışın, ibadet edenlerin sayısının artması ya da cami eksikliğini karşılamak amacıyla yapılmadığı kesin.
Memleketin gerçek ihtiyaç açıklarını kapatmak gibi insan haklarına dayalı siyasal ve sosyal irade tecelli etmiş olsaydı, öncelikli okul, öğretmen ve hekim açığımız kapatılırdı. İşsizliğe ve yoksulluğa çare bulunurdu.
Ama dert başkadır…
Ülkemizde 25 milyon öğrenciye, ancak 75 bin okulda hizmet veriyoruz. Almanya’da 158 bin 400 okul hizmet veriyor. Almanya’daki Kilise sayısını da merak ettim, acaba 100 binden fazla mı diye; hayır, sadece 26.100 Kilise var.
Bu kiliselerin ne altında, ne de yanında bakkal, manav, kasap, BİM, Migros, Beğendik yok, sosyal hizmet ya da yardım kuruluşları var; ama Almanya’da bulunan 2.650 caminin, bakkalı, kahvesi, derneği, marketi ve dönercisi var.
Camisiz köy ve mahallenin olmadığı Türkiye’de, binlerce okulsuz köy ve mahalle vardır. Bunların inanç özgürlüğü için değil, İslamizasyon projesinin ve siyasal İslam’ın ideolojik bir ihtiyacını karşılamak için olduğu kesin.
Cami İhtiyacı!
Siyasiler için tercih net; okul yerine daha fazla cami. Başbakanlığa bağlı TOKİ’de bu artışta, üzerine düşeni, 493 tane cami yaptırarak gösteriyor. Belediyeler kömür ve gıda kolileri dağıtıyor. Çünkü siyasetçi için vatandaş sadece seçmendir. Seçmende oydur. Oya daha kolay tahvil edilebilir bir şey ise cami yaptırmak ve sadaka dağıtmaktır. İtaatkâr toplum yaratmanın yolu biraz da buradan geçiyor.
Niyetim ihtiyaçlar arasında birinin önemli, diğerinin önemsiz olduğunu ifade etmek değil, bu ihtiyaçlar karşısında siyasi hükümetlerin dini suiistimalini, popülizmini, adaletsizliğini ve kalkınmanın nasıl engellendiğini göstermektir. Yani okul sayısındaki kaplumbağa hızı artışla, cami sayısındaki tavşan hızı, artışın 30 yıl sonraki resmine bakıp, “niçin bu hallere düştük?” gibi sorularla karşılaşmamak için.
Cami sayısı sadece artmakla kalmıyor; camiler şehrin en güzel ve en işlek yerlerine yapılıyor. Kentin imar planında okul ya da park yeri olarak tasarlanmış yerler bile, “cami ihtiyacını” karşılamak isteyen ideolojik niyetlere devrediliyor.
Çünkü, üstü cami, altı ticarethane modelinde tasarlanmış camiler böylece devlet, belediye, hayırsever ve cami altında ciroları yıllık trilyonlara varan işletmeler aracılığıyla bir ticari ilişki merkezi haline getiriliyor. Mahallede vatandaşın ibadet ihtiyacını karşılamak üzerinden örgütlenen bu türden dinsel kurumsallaşma, siyasal cemaatlerin kurtarılmış camilerini, bu camilerdeki ticari ilişkileri üreterek bir siyasal güce doğru evrilmesine de imkân sağlıyor. İslamcı holdinglerin ve derneklerin camilerde “hissedar”, “ortak”, “bağış” toplayarak oluşması/kurulması ise şeffaf olmayan ilginç bir siyasi/ticari girişim değil mi?
10.000/700 < 100.000/91
Osmanlı döneminden farklı olarak, cumhuriyet döneminde caminin giderlerini (elektrik, su, doğalgaz, tadilat vb) ve imamların maaşını devletin vatandaştan topladığı vergilerle karşılanıyor. Osmanlı döneminde camiler, kendilerine ait bedestendeki dükkânların katkısıyla finanse edilirken, şimdi hem devlet, hem bağış, hem de ticari faaliyetlerinden karşılıyor.
700 yıllık Osmanlı İmparatorluğu döneminde 10 bin cami yapılmamışken, son 91 yılda cami sayısının 100 bine yaklaşmış olması dahi, bunun sadece vatandaşın ihtiyacı ve ibadet ilişkisiyle sınırlı bir artış olduğunu iddia etmek kolay görünmüyor.
Cami-Hipermarket!
Dolayısıyla ibadet, siyaset ve ticaret arasındaki organik ilişki, birçok açıdan sorunlu hale geliyor. İstanbul, Ankara gibi birçok büyük kentte, ya da küçük kentlerde inşa edilen camiler, ibadet yerinden daha çok büyük alışveriş merkezi haline geliyor. Belediyeler siyasi ve ideolojik gerekçelerden dolayı, İmar mevzuatını, Plan ve yapım yönetmeliklerini hiçe sayıyor. Ankara Kocatepe Camisi’ni “Cami-turistik çarşı” yerine “Cami-hipermarkete” dönüştüren devletin, acaba okul ve öğretmen açığımızı karşılamak için bir önerisi var mı?