
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Seçimlerden sonra partilerin çoğunluğu kendilerini ‘başarılı’ gösterecek açıklamalar yaptılar. Seçimler binlerce belediye başkanını, belediye meclisini, muhtarlığı kapsadığı için, rakamlarla oynanınca başarıyı bulmak da mümkün oluyor. Bir, sıfırdan büyük olunca, herhangi bir yerde kazanılmış bir tek belediye başkanlığı ya da muhtarlık bile başarı olarak gösterilebilir. Hatta, bırakın belediye başkanlığını, İşçi Partisi’nin yaptığı gibi Belediye Meclis Üyeliği kazanmak da başarı olarak gösterilebilir…
BDP, yani Kürt hareketi, en azından belediye başkanlığı sayısını 98’den 103’e çıkarma başarısını göstermiş olmasına rağmen bu değerlendirmelerin dışında bir pozisyon aldı. Üstelik kazanılan belediyelerden üçü büyük şehir, yedisi de il… BDP, kamuoyuna yeterince yansımamış olsa da ‘bu başarıyı’ abartmadığı gibi yetersiz bulduğunu tartışabilen bir parti. Asla başarı üzerine kurgulu bir hamaset edebiyatı yapmıyor. Tersine AKP karşısında daha önce açık ara kazanılan Diyarbakır ve Hakkâri’de oy oranının düşmesinin nedenlerini tartışıyor. Tartışmadaki örnek tavra bakar mısınız? İktidara ve İslamcı bir partiye karşı yarışıyorsunuz, üstelik Kürt coğrafyasının tümünde ‘eşbaşkanlık’ uygulamasını belediyelere de taşıyarak, her belediyeye bir kadın başkan aday gösteriyorsunuz. Yetmiyor, Diyarbakır gibi bir şehre Alevi ‘bir dede kızını’ aday gösteriyorsunuz! Kolay iş değil, risk alıyorsunuz! Yani, İslami değerleri ve muhafazakâr yaklaşımları dikkate alırsak aslında böylece fiili olarak kendi aleyhinize çalışıyorsunuz gibi bir durum… Buna rağmen başarıyı abartmıyorsunuz. Her siyasi partinin örnek alması gereken bir tavır sergiliyorsunuz! BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş bunun ipuçlarını seçimden hemen sonra yaptığı açıklamada dezavantajlı konularla sonuçları birlikte harmanlayarak vermişti. Kendimize ‘çekidüzen vermeliyiz’ diyen Demirtaş, ‘Çok daha büyük başarılar elde etme potansiyelimiz vardı. Medya desteği asla BDP’den yana değildi. Bariz bir ayrımcılık yaşadık. Anadolu Ajansı ve TRT özellikle ambargo uyguladı. Sıfır dakika BDP propagandası yaptılar… BDP olarak AKP ile yarıştığımız her yerde AKP’yi gerilettik, bu çok önemlidir. Belediye sayımızı arttırdık… Bizler eksik kaldığımız, düşük oy aldığımız yerel yönetimleri kaybettiğimiz yerler için araştırmamızı yapacağız.’ dedi.
BDP bunu yaparken, neden kurulduğu pek anlaşılmayan ‘Türkiye Partisi’ HDP aynı gerçekçi değerlendirmeyi yapma cesaretini kendinde gösteremedi. ‘Bir önderlik projesi’ yani Abdullah Öcalan’ın projesi olarak kamuoyuna sunulan HDP başarılı olamasa da kendisini başarılı olarak sunmayı tercih etti. Kürt hareketinin doğrudan desteğinin gölgesinde ‘Türkiyelileşmeye çalışan hareket’ Kürt hareketi kadar cesur ve gerçekçi olamadı. Bu konuda BDP Milletvekili İslamcı Altan Tan’ın değerlendirmesi oldukça önemli. Hem Kürt hareketi açısından hem de Türkiye açısından önemli. “Ben rakamlar üzerinden tartışmaya girmek istemiyorum ama açık ve seçik bu seçimin mağlubu belli; CHP ve HDP” diyen Altan Tan, “BDP cephesi HDP ile tüm Türkiye’ye hitap edebilecek bir ana muhalefet hedefledi ama bunu başaramadı” diyor. Gerçekten de söylemleri itibariyle doğru tespitleri ve çıkışı olsa da HDP tutmadı. Sırrı Süreyya Önder İstanbul için hedeflenen yüzde 10’un oldukça altında kaldı. Altan Tan’ın dediği gibi, ‘HDP’ye yine BDP seçmeni oy verdi, aldığı oyun yüzde 99’u Kürt seçmenin oldu.’
Siyasi açılımlarından bağımsız olarak, Kürt hareketi, seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirme ve yaklaşımlarına bakınca seçimin mağlupları olan CHP, HDP, TKP, ÖDP; İP gibi partilere göre çok daha gerçekçi. Bu gerçekçi yaklaşım AKP için de geçerli… BDP, MHP’deki yükselişi de daha doğru okuyor, gerçeğin hakkını teslim ediyor. Eş Başkan modeliyle çok fazla cesur. ‘Feodal bölgeler’ diye işaret edilen bölgelerin birçoğunda şimdi kadın ve genç belediye başkanları var…
Şimdi sıra CHP’de, solun bütün renklerinde, muhalefetin tümünde… Eğer iktidar isteniyorsa, ‘muhalefet’, ‘alternatif bir iktidar odağı’ yaklaşımına uygun olarak, kendini kandırmadan ya da sahte gerekçeler üretmeden, birbirine küfretmeden ve suçu da başkasına yıkmadan, seçim sonuçlarını gerçekler ışığında değerlendirmelidir! Yeni dönem bunun üzerine inşa edilir…