
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Tamam, Türkiye siyasetinde lider önemli.
Tamam, mevcut seçim sistemi ve propaganda araçları önemli.
Tamam AKP’de bunların her ikisi de fazlasıyla mevcut ve bu iktidar olanaklarıyla devasa bir güce dönüşüyor.
Tamam, AKP ‘aynı tarladan’ beslenen en az yüzde 50’lik önemli bir potansiyele sahip. Yüzlerce yıla yayılan ve çok partili seçimlere geçildiği 1945’lerden bu yana ‘sol-sağ’ dengeleri (daha doğrusu dengesizliği) hep yüzde 40-60 şeklinde olmuş. Kimin ‘ne kadar sol’ olduğunu tartışmadan, bir genelleme yaparak söylersek, son 10 yılda bu dengesizlik, sola BDP’yi dahil ettiğimizde bile yüzde 32-68’e kadar orantısız şekilde değişmiş. 60-65 yıllık dönemde bir tek istisna var; 1977 seçimleri. O zaman denge 42-58 olmuş…
Bunların hepsi doğru! Bu doğru, Ankara, İstanbul dahil son seçimlere bir kez daha yansıdı! Bu doğruyu bozan bir tek bölge var: Diyarbakır başta olmak üzere Kürt coğrafyasında BDP’nin siyasi gücü bütün orantıları alt- üst ediyor. BDP’nin bölgede oy oranı toplamda yüzde 45’ler seviyesinde olsa da siyasi gücü nedeniyle tam bir çoğunluğa ve hakim güce dönüşüyor. Oralarda CHP, MHP’nin esamisi okunmadığı gibi, AKP sandık dışında kendisine sokakta yer bulamıyor. Bu gerçek İç Anadolu’ya ve Batı’ya doğru gelindiğinde ise bir AKP gerçeğine dönüşüyor. Siyasi eğilimler arasında orantısal bir denge olmayınca, tablo ‘sarıya’ dönüyor. Yüzde 45,6 oy alan AKP geriye kalan yüzde 54,4’ü de psikolojik olarak baskı altına alıyor ve eziyor!
Türkiye’de siyasetin karakteri böyle. Ankara, İstanbul CHP tarafından alınsaydı bu karakter hemen değişmese bile hiç değilse ‘psikolojik eziklik’ ortadan kalkardı… HDP de dahil, CHP’den TKP’ye kadar uzanan yenilgi kuşkusuz dünyanın sonu değil. Ancak özellikle psikolojik açıdan yenilgi insanın canını acıtıyor. Kazanma oranlarında dengesizlik, güçlünün gücünü sürekli arttırıyor. Bu güç, oya yansımasa da, karar mekanizmalarına yansıyor. Psikolojik üstünlük sağlıyor. Seçim sisteminin yapısı bu psikoloji üstünlüğü her dönem hissettiriyor. Böyle olunca, irdelenmesi, sorgulanması ve ders alınması gereken bazı başarılı örnekler de gölgede kalıyor. Örneğin, adayların performansı, örgütle ve güçlü kadrolarla buluşma ve projelerin önemi nedeniyle, İstanbul Maltepe, Beylikdüzü ve Ankara Yenimahalle’de yakalanan başarı öne çıkmıyor. CHP ve ÖDP’nin akıllı ittifakı ile Avanos’ta yakalanan başarı da bu çerçevede genel tablo karşısında kayda değer bir örnek olamıyor… BDP’nin AKP karşısındaki başarısı da Kürt hareketine yaklaşımdan dolayı seçmenin çoğunluğuna aynı şekilde yansımıyor… Psikolojik üstünlük AKP’de, siyasal İslamcılarda kalmaya devam ediyor. Belki de şu günlerde aşılması gereken en önemli eşik bu eşik. Bu eşiği aşmak ise başarılı örnekleri öne çıkarırken, başarısızlığı da kabullenmeyi ve iyi tahlil etmeyi zorunlu kılıyor. Başarısızlığa kulp bulmak ise kendimizi kandırmayı bile sağlamıyor!
* * *
60 yıllık kemikleşmiş yüzde 60’lık sağcı, muhafazakâr iktidar blokunu yıkmak ve siyasi atmosferi değiştirmek için, belki de en önemli sonuç, herkesin kendisi olmasıdır. Blok karşısında başka bloklar olmadan iktidar bloku ile ‘bilek güreşi’ yapılamıyor! Güç dengesi oluşmuyor. Kaç kez yaşayarak bunu gördük!
Türkiye’de bu durum gerçekleşmeyince yeni bir siyasal kültür de gelişmiyor. AKP bunu bildiği için uzun süredir yalnızca kendi seçmen kitlesine oynuyor, ortamı geriyor, savaş dilini öne çıkartıyor, bloklaştırıyor! Aynı şey başka bir açıdan BDP için de geçerli. BDP ya da HDP ‘Türkiye Partisiyiz’ söyleminde olsa da esas itibariyle ve haklı olarak Kürtlere oynuyor… CHP ise ‘herkes için CHP’ olunamayacağını bilse de ‘yüzde yüze’ oynamada ısrar ediyor. Siyasette ‘yüzde yüzlük’ bir desteğin tarihin hiçbir döneminde olmadığı, bundan sonra da olamayacağını bilmediğinden değil, görmek istemiyor! Onca başarısız deneye rağmen, Alevilere ve solculara mesafe koymak, bunun yerine yüzlerin ısrarla cemaate, sağa dönmesi de bu yaklaşımdan kaynaklanıyor. ‘Aleviler, solcular zaten bize oy veriyor, asıl önemli olan…’ diye başlayan cümleleri herkesin ezberinde! Her seferinde yenilmiş bu yaklaşımda ısrar edenlerin son yenilgide payları çok büyük… Üsküdar ve Bağcılar sonuçları ortada. Karadeniz kökenli adayların başarı grafiği de. CHP’nin ‘Karadeniz kökenli’ adayları neredeyse her yerde seçimi kaybettiler…