English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Son Makaleler
Ali KENANOĞLU
Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!

Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Turan ESER
Küreselleşen Kerbela

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

Ali KENANOĞLU
500 haftadır aynı yerde

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
‘30 Mart 1989’ gibi olsun!
Yayınlanma Tarihi: Cuma, 28 Mart 2014
‘30 Mart 1989’ gibi olsun!

Bu ülke ne zor bir ülke! Günlük haftalık şoklar, günlük saatlik şoka dönüştü. Böyle olunca ‘şok’ bile hızla etkisini yitiriyor… Demokrasi ve özgürlük her daim açık ara kayıpken, yalan, dolan, yasaklar, savaş kışkırtıcılığı ise hep açık ara önde…  

‘3 Y’ ile mücadele için geldik dediler. Yolsuzluğun, yasakların yoksulluğun dik alasını yaptılar. 3 Y’i sonuna kadar kullandılar. Her şeyin mutlaka bir gerekçesi olur ama artık gerekçe bile bulma ihtiyacı hissetmiyorlar. Twitter’ı kapattılar dün de Youtube. Seçime iki gün kalmışken Facebook’u arkasından da seçim günü interneti tümüyle kapatabilirler. Korku dağları sarmış durumda. Twitter, Youtube yasağı da kendi yarattıkları bataklıktan kurtulmalarını sağlamaya asla yetmez. Son yasağa gerekçe olan ses kaydı bu hükümetin gerçek niyetini açıkça ortaya koymaya fazlasıyla yetip artıyor.

‘Barış süreci’ diyenler ‘çözüm’den bahsedenlerin ne kadar savaşçı olduğu bu ülkenin en tepesindeki isimler arasındaki konuşmalarda o kadar net ki; İnsan tepkisel olarak ‘yuh,  bu kadar da olur mu’ demek zorunda kalıyor. Suriye için, Esad için demediğini bırakmayanlar, savaşın ve ölümlerin sorumlusu olarak Esad’ı sorumlu gösterenler acaba şimdi ne diyecekler?

Kadroya bakın: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ferdidun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler. Davutoğlu ‘Başbakan, bu (Süleyman Şah Türbesi) bir imkan gibi değerlendirilmeli bu konjoktürde' dedi’ diyerek savaş hazırlıkları konusunda Güler’e ‘hazır ol’ mesajı veriyor. Suriye’ye giden TIR’larda silah olduğunu kabul ediyor.  Hakan Fidan ise ‘gerekirse Suriye'ye dört adam gönderirim. Türkiye'ye 8 füze attırır savaş gerekçesi üretirim’ diyor. Gerekirse ‘Süleyman Şah Türbesine de saldırtırız’ diyor. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ise ‘yapacağımız iş direk savaş sebebi’ vurgusu yapıyor… Bu konuşmaları yapanlar, ağızlarını her açtıklarında ‘ülke menfaatinden’ bahseden kişiler. Ses kayıtları ortaya çıktıktan sonra yapılan ‘yalanlama’ açıklamlarında aslında yalanlanan bir şey yok. Konuşmaların ‘ulusal güvenliği’ ilgilendirdiği ve bazı bölümleri tahrif edildiği söyleniyor. Hepsi bu!

*

Bunların ‘ülke menfaati’ dedikleri yalnızca kendi menfaatleri.

Bunların çözüm süreçleri de, barış süreçleri de hepsi yalan!

Özgürlükler ve demokrasi açısından dün asla iyi değildi ama bugün daha kötü.

Eğitim için de, ekonomi için de, sanat ve kültür için de bu böyle…

Bunların önünü pazar günü yapılacak seçimde mutlaka kesmek gerekir. 30 Mart akşamı bu ülkede mutlaka yeni bir süreç başlatmalıyız.

Demokratikleşmenin yolu, barışın, eşitliğin ve özgürlüklerin yolu AKP’yi sandığa gömmekten geçer. Bütün kötülüklerin merkezine oturan bir AKP orta yerde dururken CHP ile uğraşmak, AKP ve AKP’liler dışındaki hiçbir kişinin veya siyasi eğilimin işine gelmez. 30 Mart akşamının kaybedeni mutlaka AKP olmalıdır! CHP’nin kaybetmesi olsa olsa yalnızca AKP’nin işine gelir.

AKP büyük şehirler başta olmak üzere her yerde yerel seçimleri kaybetmeli.  Yere iktidarları kaybeden AKP, maddi olanaklarını da kaybeder. Para yoksa bir süre sonra AKP de olmaz! Müteahhitleşen AKP, yeniden mücahit olamaz!

*

Bu ülkenin solcularının, demokratlarının, devrimcilerinin ömürleri hep o hiç gelmeye günü özlemeyle geçti. Yerel iktidarların değişmesi ülkeyi yarın demokrat yapmaz ama yeni bir kapı aralar. Biliyorum bu ülkede sol güçlenmeden demokrasi de olmaz ancak solun güçleneceği, nefes alacağı, serpilip gelişeceği ortam ise asla bu iktidar döneminde olmaz! Bu dönemde bile eğer sol yalnızca CHP ve BDP belediyelerinin olduğu belediyelerde ‘sesini duyuruyorsa’  durup düşünmemiz gerekir!

Bütün alavere – dalavereye rağmen 30 Mart akşamı bu ülkede yeni bir siyasal iklimin başlatmak mümkün. Ben buna inanıyorum. Bu mümkün. 1989’da bu oldu. 2014 konjonktüründe neden olmasın? 30 Mart akşamının AKP’nin İstanbul ve Ankara’yı kaybettiğinin ilan edildiği bir akşam olması dileğiyle…

Etiketler: yazar,necdet saraç,‘30 Mart 1989’ gibi olsun!