
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Direnişin mesajı nettir; Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi, “Bozuk düzende sağlam çark olmaz”, Çarkı değiştirelim çocuklar…
“İktidar hayatı hedef aldığında,
hayatın kendisi, iktidara direniş olur”
Gilles Deleuze
RTE kendisine yakışan açıklamayı yaptı; “mesajı almadım”. Oysa dünyayı saran direniş ateşinin mesajı nettir; Türkiye’de hayatımızı hedef alan iktidar politikalarına ve saldırılarına karşı, hayatın toplumsallaşmış çapulcularıyla iktidara ve RTE’nın padişahlık uygulamalarına direniş olmuştur. Bu bir uyanıştır. Bir daha uykuya dalmaya niyeti olmayan, genç ve yeni bir uyanış. Korkutanları, korkutan bir uyanış.
Sadece RTE değil, kalemlerini ve fikirlerini iktidarın hizmetine sunanlarda mesajı almamışlar. Başdanışman da alamamış. Biri darbe ürünü yüzde on barajlı seçim sandığının demokrasi derinliğinde, diğeri de “Baş danışman” olarak “onu kimseye yedirtmeyiz” derinliğinde kalınca, halkın eylem ve mesajını 28 Şubat’çılara benzeterek, halkı darbecilikle suçlamış. Ya da direnişlerinin haklı mücadelesini “kaos planı” gibi komplo teorilere feda edilmeyeceği de bilinmelidir. Çünkü Türkiye’nin geleneksel iktidar ezberine göre kutsal olan liderin ve iktidarın güvenliğidir, muhalif ve halk ise düşmandır. Halk demokrasi için sokağa çıkınca ya çapulcu, ya eşkıya ya da “kaos planı” parçası haline getirilir. Oysa bunlar iktidar bencillerinin kendilerini koruma propagandasıdır.
Bu direnişle insanlar hayata, ülkeye, siyasete ve kendilerine kattıkları anlamların anlaşılmasını istiyor. Mesajları o açıdan önemlidir.
MESAJ NETTİR
Halkın kendiliğinden örgütlenmiş direnişinin ve öfkesinin hedefinde RTE ve AKP iktidarına itiraz eden tavır vardır. Sınırlar ötesindeki medya kuruluşlarının gördüğünü, sınırın berisinde olup ama AKP’nin otoriter sınırını aşmayıp, biat eden yandaş medyaya itiraz ve mesaj netti.
Mesaj nettir;
Halk, AKP hükümetinin insanları dinbazlık ve düzenbazlıkla aptallaştıran, itaatkârlaştıran ve her türden emirleri karşısında korkunun esiri olarak biat etmeye itiraz vardır.
Mesaj nettir;
Bu direniş başta RTE’ye olan itirazdır! Eski Osmanlıdan yeni Osmanlı ve onun sultanını yaratma arzusunda olan RTE’nin kişisel ihtirasına, kibrine, hükmedici, buyurgan diline itirazdır.
Mesaj nettir;
Soru sormanın dahi suç olduğu, medyada objektif davranmanın iş kaybına neden olduğu Türkiye’nin herkesi boğmaya başladığına tanık olanların, basın özgürlüğünü yasaklayanlara mesaj vermiştir.
Mesaj nettir;
Seküler yaşam alanlarını yok edilmesine karşı tepki vardır. AKP’nin, toplumun çok kültürlü hayat tarzını homojenleştirmeye, Sünni Ortodoks kalıplarının dayatılmasına ve özel hayat tarzına müdahale etmesine itirazdır. Ormanın ve parkın ve yeşiline sarılan halk, hayatına sokulan Sünni-İslamcılık ekseninde yeşilleştirilmesine “hayır” demiştir.
Mesaj nettir;
Halk özgürlük alanlarına sınırlar koyan, parkta dahi nasıl oturulacağına, ne zaman içki içilmeyeceğine, kültürel ve sanatsal yapıların yok edilip, AVM ve cami yapımına itiraz etmiştir.
Mesaj nettir;
Halk, AKP’nin kurduğu yeni rejime ve bu yeni rejimin otoriterliğine itiraz ediyor. Bu otoriterliği ve RTE’nın halkı aşağılayan ve itibarsızlaştıran nefret dilini masum gösteren liberallerin, dalkavukluk düzeyindeki savunmalarına itiraz etmektedir. Halk iktidarın ve dalkavukların saçmalayan ve gerilim artırıcı diline hayır demiştir.
Mesaj nettir;
Gençlik depolitizasyona karşı, siyasetle sorgulayıcı ve eleştirel zeminde ilişki kuruyor. Dindar ve kindar neslin üyesi olmaya itiraz eden tutumlarıyla, egemenlere de biat etmeyen dik duruşa sahiplerdir. Yani siyasetle tanışmaları AKP dönemine denk düşen gençlik, yani AKP döneminde tanık oldukları, özgürlük ve hak ihlallerine karşı itiraz vardır.
Mesaj nettir;
Tarih bize göstermiştir ki; diktatörler, kendilerini sorgulayan yazarları, eleştiren tiyatrocuları, hakikati çizen karikatürcüyü, yanlışa sanatıyla cevap verenleri, kültürel kimlik hakkı isteyen Kürtleri, devletin Sünni hırkasını giymeyen Alevileri, biat etmeyen öğrencileri, laik ve bilimsel eğitim isteyen öğretmeni, herkese eşit ve parasız sağlık hizmeti isteyen sağlık emekçiyi, basın emekçisini, kurduğu otoriter sistemin kurbanı yapar. Gençler bugün ve gelecekte sistem kurbanları yaratmaya itiraz etmektedir.
Direnişin mesajı nettir; Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi, “Bozuk düzende sağlam çark olmaz”, Çarkı değiştirelim çocuklar…