
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Değişim isteği giderek güçleniyor. AKP’den kurtulmak isteyenlerin sayısı her gün biraz daha artıyor. Erdoğan tersini söylese de, gerçek böyle. Gerçek böyle olduğu için, Erdoğan bir süredir AKP’nin oy oranını vermekten bilinçli olarak kaçıyor. Bütün söylemlerini “Birinci parti olacağız” üzerinden kurgulayarak yapıyor.
Cuma günü İstanbul Maltepe Meydanı’nda, değişim isteğine ve coşkuya tanık oldum. CHP Maltepe Belediye Başkanı Adayı Ali Kılıç ile İstanbul B. B. Adayı Mustafa Sarıgül Maltepe Meydanı’nda buluştular. ‘Buluştular’ diyorum, çünkü çağrılarda ne bir ‘miting’ ne de ‘yürüyüş’ ifadesi bulunmuyordu. Üstelik, Sarıgül’ün programında bu buluşma ‘Maltepe esnaf ziyareti’ olarak geçiyordu ama meydan hınca hınç doluydu. Meydanı dolduran insanlarda AKP’den kurtulma isteği inanılmaz boyutlardaydı. İstek müthişti! Meydandaki kalabalığı ve coşkuyu görünce, değişim istemenin boyutlarını tarif etmede ‘müthiş’ kavramını kullanmak doğal ve gerçekçi oluveriyordu.
Söylendiğine göre; Maltepe böyle bir kalabalığı en son 2010’da Erdoğan’ın mitinginde görmüş. Kalabalık ‘bindirilmiş kıta’ değildi. Maltepelilerdi. Günlerden Cuma’ydı. İş günüydü. Çok sayıda kadın vardı. Okullar açık olduğu için, gençlerin sayısı az olsa da, coşkuları tavan yapmıştı. Meşaleleri görülmeye, sloganları dinlemeye değerdi. Nitekim, bu coşku Sarıgül’ü de hemen içine alıverdi. Buluşma saati 13:30 olarak ilan edilmiş olmasına rağmen, Mustafa Sarıgül ve Ali Kılıç alana tam iki saat gecikerek geldi. Mitingin belki de eleştirilecek en önemli noktası bu gecikme olsa da, coşkunun düzeyinde bir düşüş yoktu. Gecikme kuşkusuz olabilir ama beklemenin çok keyifsiz bir durum olduğu kesin. Sarıgül’ün performansı yüksek olunca; beklemek, soğuk, ses cihazının yetersizliği hemen unutuldu; alan her cümleden sonra dalgalanıyordu. Sarıgül, “İstanbul 30 Mart’tan sonra Ankara’dan kumanda ile yönetilmeyecek. İstanbul’u İstanbullular yönetecek. İstanbul’da bundan sonra ‘ötekisi’ olan anlayış bitecek. Başı kapalı olan da, başı kapalı olmayan da bizim. Camilerimiz de bizim, cem evlerimiz de bizim” dediğinde, alandaki heyecan dalgası görülmeye değerdi.
Coşku yalnızca Sarıgül’le sınırlı değildi. CHP Maltepe Belediye Başkanı Adayı Ali Kılıç “Adlarımız farklı olsa da, biz Maltepe’yiz” sözünden sonra, “Maltepe, sosyal demokratların yeni kalesi olacak” dediğinde de benzer coşkuyu görmek mümkündü. CHP Milletvekili Müslüm Sarı’nın, konuşmasına başlarken yaptığı Deniz Gezmiş vurgusu ise, herkeste tarifi imkansız başka bir coşkuyu ve sevgiyi yeniden gösterdi.
***
Yerel seçimlere 20 gün kala, bu coşkunun Maltepe ile sınırlı kalmadığı kesin. AKP’den kurtulma isteği arttıkça, mitinglerdeki coşku da artıyor. Freni boşalan AKP, kuralsızlığı ve tehdidi yeni bir politika aracı olarak benimsemiş olsa da, artık kara göründü. Anketler neyi gösterirse göstersin, 12 yıldır AKP’den beslenen milyonlarca insanın direncine rağmen, bir dönem kapanıyor. Bundan 6-7 ay önce de yazmıştım. İç ve dış gelişmeler dikkate alındığında, 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nin 1989 Yerel Seçim Sonuçları gibi olması kimseyi şaşırtmamalı. Bu siyasal iklim değişecek!