English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Son Makaleler
Ali KENANOĞLU
Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!

Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Turan ESER
Küreselleşen Kerbela

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

Ali KENANOĞLU
500 haftadır aynı yerde

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
Şimdi sıra kimde?
Yayınlanma Tarihi: Salı, 04 Mart 2014
Şimdi sıra kimde?

Siyasetin kıyısında köşesinden bulaşmış herkes, ‘Nazi Almanyası’nda bir rahibin “Benim için gelmediler, bana ne” diye anlattığı ve sonradan pişman olduğu klasik hikayesini bilir. Farklı anlatımları olsa da, Alman Rahip Martin Niemöller’in anılarından anlatılan hikaye şöyledir: "Naziler önce komünistler için geldiler; bir şey demedim, çünkü komünist değildim. Sonra Yahudiler için geldiler; bir şey demedim, çünkü Yahudi değildim. Sonra sendikacılar için geldiler; bir şey demedim, çünkü sendikacı değildim. Sonra Katolikler için geldiler; bir şey demedim, çünkü Katolik de değildim. Ve sonra benim için geldiklerinde, çevremde benim için bir şeyler diyecek kimse kalmamıştı”…

Bu hikayeyi kuşkusuz demokrasinin olmadığı her ülke için uyarlamak mümkün ama bizim ülkemiz için fazlasıyla mümkün. Malum, Başbakan Erdoğan hem Kılıçdaroğlu, hem de Esad’ın şahsında, uzun süre meydanlarda Alevi düşmanlığı yaptı. Bazen ‘meşrep’, bazen de “Onları biz biliriz” diyerek, bu düşmanlığı yapmaya devam ediyor. Alevilere yönelik bu düşmanlığa Aleviler dışında ses çıkartan olmayınca, Erdoğan siyasi ahlakı gereği, bu düşmanlığı herkese yönelik olarak rahatça ve açıktan yapmaya devam edebiliyor. Zerdüşlere yönelik olarak, “Bunların Yaradan ile zaten ilgisi yok. Bu teröristlerin yeri belli, bunlar Zerdüşt” dediğini biliyoruz. Yezidilere (doğrusu Ezidi olacak) ‘terörist’ dediğini de biliyoruz. ODTÜ’lü öğrencilere ‘ateist ve solcu’ denerek ‘aşağılanmaya’ çalışılması ise son örnek ve iktidarın zihniyetine bakınca, bu örneklerin artarak devam edeceği kesin gözüküyor!

17 Aralık’tan bu yana, 12 yıllık koalisyon ortağı olan Fethullah Gülen’e ve cemaatine ise neler söylediğini artık herkes ezberledi. Hakaretler ve küfürler artarak devam ediyor: ‘Faiz Lobisi’ söylemiyle başlayan saldırı poliste, yargıda ve eğitimde binlerle ifade edilen tasfiyelerle devam ediyor. İktidar şimdi ‘Cemaat’ üyelerini ‘örgüt suçlaması’yla yargılamaya hazırlanıyor. ‘Özel Yetkili Mahkemeler şeklen kaldırılmış olsa da, sonuç değiştirmiyor. Mahkemelerin adının ne olduğunun artık hiçbir önemi yok!

***

Bütün dünyada demokratik olmayan siyasal sistemler sürekli düşman üretirler. Biri biter, diğeri başlar. Bu ülkede uzun süre komünizm düşmanlığı en öndeki düşmanlıktı. Siyasi iktidarın yargısı, bürokrasisi; harflerden, renklerden, bakışlardan bile komünizm çıkarırdı. Gerçekle alakası olmayan ‘anti-komünist hikayeler’ dilden dile dolaşırdı. Komünizm düşmanlığı, 12 Eylül sonrasında yerini duruma göre bazen ‘bölücülüğe’, bazen Alevilik’e, bazen de ‘irtica’ya bıraktı. Siyasal iktidar her daim düşman üretti. AKP, dün kendisi için kullanılan ‘irtica’ kavramını, şimdi utanmasa Cemaat için kullanacak!

Neden böyle oluyor? Çünkü kimse bir diğeri için ses çıkarmıyor. İşin ucu o anda kendisine dokunmuyorsa, susuyor. Susarak haksızlığı onaylıyor!  Çünkü, sistem demokrasi kültürü üzerine oturmuyor. Bir diğerini mahkum etmek, ötekileştirmek, sürekli düşman üreterek ayakta kalma üzerine oturuyor. Sorun tam da burada! Bunu değiştirmek gerekiyor! Siyasal İslamcıların sürekli bölünerek, kendi içlerinden yeni düşman yaratmalarından bu bakışın belirleyici bir rolü var.

Solcular hariç, bu ülkede örneğin özel mahkemelere karşı çıkan bir tek Allah’ın kulu olmadı. Bundan dolayı, yargı hep siyasal iktidara bakarak karar verdi. Bu gerçek Menderesler için de, Deniz Gezmişler için de, Ergenekon için de fazlasıyla geçerli. Mevcut hukuk rezaletinin başka bir izahı olamaz.

Haksızlığa itiraz, yalnızca kendini ilgilendiren bir konuda olunca; iktidar herkesle rahatça oynuyor. Bölüyor, parçalıyor, Kürt meselesinde  ‘akil adamlar’ örneğinde olduğu gibi de; kullanıp, işi bitince atıyor. “Haydi şimdi 17 Aralık darbesi için ikna turlarına başlayın” diyerek, dalgasını da geçiyor!

***

Sivas Katliamı Davası’nda alınan ‘zamanaşımı’ kararına ses çıkarmayanların, Başbakan Erdoğan’ın zamanaşımı için “Hayırlı olsun” dediğini duymazlıktan gelenlerin, bugün Reza Zarrap ve iki bakan çocuğunun tahliyesi ile ilgili olarak Başbakanın “Adalet yerini buldu” açıklamasına şaşırmamaları gerekir! Sivas için “Hayırlı olsun”, yolsuzluk ve rüşvet için “Adalet yerini buldu” diyen biri hala başbakan olarak kalıyorsa; yarın görevden alınan, istifaya zorlanan bakanların da yeniden bakan yapılmaları, ‘iade-i itibar’ sürpriz olmaz!

İktidar Merdan Yanardağ gibi muhalif bir gazeteci ‘ders vermek’ için tutuklandığında  sessiz kalanlar, bugün aynı sessizliği kendileri için yaşıyorlar. Oysa, olması gereken belli: ‘Alman Rahip Hikayesi’ni kuşaktan kuşağa aktarmaya devam etmek istemiyorsak; tavır alıp, AKP’yi 30 Mart’ta sandığa gömmeliyiz! 

Etiketler: yazar,necdet saraç.Şimdi sıra kimde?