
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Baba-Oğul arasındaki telefon konuşmalarının ortaya çıkmasıyla, AKP’nin iflası da kesinleşti.
Artık iflasa hiçbir şey kâr etmez. Erdoğan iflasına ortak arıyor, mazlumu oynamaya çalışıyor. Dün grup konuşmasında yaptığı gibi ‘28 Şubat’ı hatırlatıyor. Kendisi için artık her günün kara bir gün olduğunu gizlemek için ‘Kara Cuma’ benzetmeleri yapıyor. Oğlu Bilal Erdoğan'la yaptığı telefon görüşmesine ‘montaj’ diyor. ‘Faiz Lobisi’nden sonra şimdi de ‘Robot Lobisi’nden bahsediyor. Yine tuzaklardan bahsediyor. Bir kez daha vicdanın arkasına sığınmaya çalışıyor…
Adı ister faiz, iste vaiz, ister robot lobisi olsun; artık hepsi boş! Erdoğan ne yaparsa yapsın, artık kaybetmiştir! Kuşkusuz, 12 yıllık iktidar döneminin ortaya çıkardığı ve sayıları milyonlarla ifade edilecek devlet-bürokrasi ve belediye kadroları çıkarlarını kaybetmemek için direneceklerdir. ‘Milletin iradesi’ dedikleri, aslında kendilerinden başka bir şey değildir. Bu yüzden Erdoğan kızdıkça kızıyor ve “Var olduğumuz sürece, nefes alıp verdiğimiz sürece; milletin iradesini bunlara teslim etmeyecek, milletin iktidarını asla bunlarla paylaşmayacağız” diye bağırıyor! AKP medyası da, kuşkusuz bu açık iflas sürecini mümkün olduğu kadar geciktirmeye çalışacaktır. Nitekim böyle de yapıyorlar. Ama nafile! Kaçınılmaz son bellidir. Bugün ya da yarın, hepsi aynı kanala süpürülecekler!
*
Belki orta yerde bir tek kaset olsa, ‘montaj’ deyip kurtarmak mümkündü. Ama Gezi Direnişi ile birlikte bunların kimyaları bozuldu. 12 yıllık ortaklıkları çöktü. Gerçek yüzleri ortaya çıktı. Dün birbirlerinin ‘Hoca Efendisi’ ya da ‘Beyefendisi’ olanların hiç de öyle olmadıkları görüldü. Küfrün bini bir para oldu. Birbirini yemeye başladılar. Çok da iyi oldu!
Yalnızca rüşvet ve dolandırıcılık değil, bütün yalanlar ortalığa saçıldı. Deşifre edilen konuşmalar, inanın bu işin yalnızca küçük bir parçası. Poliste, yargıda, eğitimde tasfiyenin sonu bu yüzden gelmiyor. Ankara’da, İstanbul’da OHAL denemeleri bu yüzden. MİT Yasası’ndaki değişiklik de bu gelişmelerin zorunlu bir sonucu. Yalanda, dolanda, sahtekarlıkta sınır yok! Kahraman ilan edilen, ödüllendirilen polisin haline baksanıza… Ethem Sarısülük’ü öldüren polis Ahmet Şahbaz’ın ‘eylemciler bana saldırdığı için silahımı ateşledim’ savunmasına gerekçe gösterdiği raporlarının usulsüz aldığı bile ortaya çıktı!
*
“Hırsızlık babadan evlada geçer” diyen Erdoğan’ın, son gelişmelerden sonra yatacak yeri de kalmayacak gibi gözüküyor.
Dünkü grup konuşmasında, “Ağrı Dağı ne kadar gerçekse, bu kayıtlar da o kadar gerçek” diyen Kılıçdaroğlu, dün bunu çok güzel özetledi. Hükümetin meşruiyetini yitirdiğini belirten Kılıçdaroğlu yolu da açıkça gösterdi: “Ya yurtdışına kaç helikopteri al ya da Başbakanlıktan istifa et”…
***
Bu işin artık dönüşü yok! Dün akşam saatlerinde başlayan protestoların bu kez bitmesi olanaksız gözüküyor. Yerel seçimler nedeniyle birçok seçim bölgesinde ‘Hırsız Var’ sesleri tesadüfen yükselmiyor. AKP’li belediye başkanı adayları artık bazı yerlere giremiyor!
TKP’nin dün ‘Hükümet derhal istifa etmelidir’ başlığıyla yayınladığı çağrı bu anlamıyla önemli ve anlamlıdır. Bakın TKP ne demiş: “1) Hükümet derhal istifa etmelidir. 2) AKP'nin ve AKP yöneticilerinin bütün mal varlığına el konmalıdır. 3) Yolsuzluklara ilişkin bağımsız bir soruşturma yürütülebilmesi için baroların, sendika ve meslek örgütlerinin, siyasi partilerin katıldığı bir soruşturma komisyonu kurulmalıdır. 4) Siyasi partiler ve seçim yasası değiştirilmeli, seçim barajı tamamen kaldırılmalıdır. 5) Erken genel seçim ilan edilmelidir”