
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

AKP hükümeti döneminde giderek yaygınlaşan fişlemelere ilişkin yeni belgeler gün ışığına çıkarken, Aleviler eş zamanlı olarak bu skandal fişlemeleri Brüksel’de AB yetkilileriyle masaya yatırıyordu.
AKP ise sistematik olarak, kendi vatandaşları arasında Alevileri, Kürtleri, Gayrimüslimler ve sosyalistleri okulda, memur alımında, emniyette, orduda, mahallede ve siyasette fişlemekle meşgul oluyor.
Alevileri asimile etmek için yeni yöntemlerin ve yolların arayışında olan AKP’nin en büyük sıkıntısı, Alevi diasporası ile başının dertte olmasıdır. Çünkü Alevi diasporası AKP iktidarının Türkiye’de Alevilere yönelik hak ihlallerini Avrupa kamuoyuna taşıyor. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu son dönemlerde ciddi bir lobi çalışmasının içindeler. AKP ise Alevi lobisinin bu etkili girişimlerinde oldukça rahatsız.
Geçen hafta içinde, Aleviler Brüksel’de Belçika Alevi Birlikleri Federasyonu ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) öncülüğünde yeni bir girişimle Avrupa ülkelerinde en üst düzeyde diplomatik temaslarda bulundu. AP Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda Alevilerin heyetini kabul ederken, diğer yandan AABK tarafından organize edilen ve Sosyalist Grubun ev sahipliğinde Brüksel’deki AB Konsey binasında bir konferansa gerçekleşti.
Konferansa Almanya ABF, Belçika ABF, Fransa ABF, Hollanda ABF, Britanya ABF, Danimarka ABF, İsveç ABF, İsviçre ABF ve Avusturya ABF gibi Avrupa ülkelerinde örgütlü Alevi Birlikleri Federasyonlarının (ABF) başkanları ve yöneticileri katıldı.
Türkiye AB Karma Parlamento Komisyonu Avrupa Kanadı Eş Başkanı Yunanlı Sosyalist Maria Eleni Koppa, Prof. Chemsi Cheref-Khan, Mr. Alain Servantie, AABK Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Mat ve benim konuşmacı olduğum konferansın ana konuları, “Türkiye’de Laiklik, Din ve Devlet İlişkisi, Alevilere yönelik dinsel ayrımcılık ve fişlemeler” gibi başlıklar tartışıldı.
Türkiye’de Alevilerin inanç kimliğinden kaynaklı maruz kaldıkları toplumsal ayrımcılık ile tek tek bireylerin Alevi olmaktan kaynaklı yaşadıkları ayrımcılıklar ve fişlenmeler gündemin ana hususlarını oluşturuyordu. Fişlemelerin skandal düzeye varması Alevilerde ciddi tedirginlik yaratıyor. Bu fişlemelerin AKP hükümetinin Suriye’de Sünni eksenli tutumu ile birleşince, tedirginlik daha da kaygı verici olmaya başlıyor.
Konferansta, Alevilerin bir bütün topluluk olarak kimliklerinden dolayı uğradığı ayrımcılıklar;
•Cemevlerinin ibadetyeri olarak tanınmaması
•Diyanet üzerinden üretilen Sünni devlet inşasının inkâr ve asimilasyon politikaları
•Zorunlu ve seçmeli Sünni Din Eğitimleriyle Alevi çocuklarını rencide ederek asimile etmek.
•Alevi köylerine zorla cami yapımını, kentlerde cami-cemevi projesi ile güncellemek
•Nüfus cüzdanlarında din hanesinin varlığı
•Yüzlerce Alevi Dergahlarında süregelen devlet işgalinin ve gaspın sürdürülmesi
•Artan mahalle baskısı ve katliamların soğuk yüzüne maruz kalmak.
•Devlet eliyle yeni asimilasyon yöntemleri ile “Alevi dedelerini” Hac ve Umre ziyaretleriyle Sünnileştirmesi gibi başlıklarla ele alındı.
Alevilerin tek tek bireyler olarak uğradığı ayrımcılıklar ise;
•Toplumsal yaşamın Sünnilik esaslarına göre inşasının yarattığı mağduriyetlere maruz kalmak.
•Sünni kimliğin kayrılması, Alevilerin dışlanması,
•Sosyal yaşamda Alevileri dışlayıcı, izole edici davranışlara maruz bırakmak,
•Nefret söylemine, iftiralara ve hakaretler maruz kalmak,
•Kamu ve özel iş hayatında doğrudan ve dolaylı ayrımcılığa maruz kalmak.
•Yaşamları boyunca Alevi öğretisine göre yaşayan Alevilere mezarlıkta dahi ayrımcılığa maruz bırakarak, Sünni cenaze ritüellerini dayatmak
Kamu hizmetlerinde yaşanan ayrımcılık
Alevi olduklarından dolayı fişlemelere tabi tutulması gibi başlıklarla gündemleşti.
Fişlemelerin, MİT yasası, HSYK düzenlemesi, internet yasağı ve özel “alo hattı” gibi, toplumsal ve özel hayatımızı sansürleyen, denetleyen baskıcı ve otoriter eğilimin, aslında AKP devletinin Sünni refleksinin bir parçası olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.
Bu nedenle Alevilerin Brüksel’de verdiği mesaj netti; AKP devletinin dinleyici, fişleyici, yasakçı ve sansürcü tutum ve uygulamalarına karşı, hayatımıza, özelimize ve kimliğimize dokunmasına Gezi ruhuyla müsaade etmeyeceğiz.