
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Devlet aklının Ulema tarafından çalındığı, iktidarın halifeleştiği, hukukun şeriatlaştığı, siyaset dilinin uhrevileştiği ve Kuran’ı camiden okula geldiği gün olan olmuştur. O günden beri devlet 16. yüzyıl zihniyetinden kurtulamadı. Batı makyajı tuttu ama zihniyeti toplumsallaşmadı. Şark usulü dinsel kurnazlık galip geldi.
Fetihçi cehaletin istediği oldu 6-7 Eylül’ler, Maraşlar, Çorumlar ve Sivaslar ve dini müfredattan elde edilmiş betonlaşmış dindar kullar ile yaratıldı.
Siyasal İslamcı, cihatçı müfredattan mezun olmuş çeteler bugün, “ibadet etmek için”, “Allah adına” ve “cennet gitmek” için Suriye’de Maan köyüne saldırıyor, çoğu çocuk, 67 insanı vahşice katlediyorlar.
Türkiye sadece Suriye’deki katliamcı cihatçı çetelere “güvenli cennette” destek vaat etmiyor.
Geleceğin fetih nesli için cennetin en güzel yerleri parselleniyor, onların okudukları tüm kitaplarda cihatçıların en güzel köşelerde oturacağı yazıyor.
AĞAÇLARIN SOLU
1965 yılında Demokrat Parti “ağaçların bile sola eğildiğini” tespit eder ve korkar. Ağaçların sola eğilmesi ile komünizm arasında kurulan uhrevi bağ sonucu, ağaçların kıble yönüne ve sağa eğilmesi istenir. Çocukları “yaş” iken bükmek ve dindarlaştırmak için din eğitimi zorunlu kılınır. Çünkü dini tedrisattan geçen ve daha da hayırlısı din adamı olmuş gençler kuşanılacak süngü ve kalkanlar için hazır beklemektedirler.
Sağ ve muhafazakârlar “çocuklara dini ve milli şuur vermek, Türklük ve İslamlık imanı telkin etmek ve böylece solculuğu tesirsiz hale getirmek” gerektiğini ifade ediyorlar.
Böylece insanın beyni ve ruhu çocukken teslim alınmalıydı. Devlet, cami, kışla ve siyaset gereğini yaptı ve neden din eğitimine ağırlık verdiler.
Hedef belli; okulları din eğitimi yoluyla camileştirmek. Öğrencileri laik, bilimsel ve eleştirel eğitim dünyasında uzaklaştırmaktır.
ŞEFTALİ ELHAMDÜLİLLAH, ELMA ŞÜKREDİLİM DİYOR
AKP’nin de beşikten mezara kadar dinsel eğitim hedefi var, çünkü iktidarı sallandıkça Demokrat Parti’ye ağaçların yaşattığı daha büyüğünü yaşıyor. Çocukların çocuk olmaktan önceki vazifesinin ulemaya katılması onlar için öncelik haline geldi.
Milli Eğitim Bakanlığı, anaokullarında dağıttığı hikâye kitapları ve CD’ler yoluyla sevimli bir din eğitimi veriyor çocuklara. İlahiler eşliğinde konuşan uhrevi meyve ve kutsal sebzeler onlara imanı öğretiyor.
“Konuşan meyveler” faydalarını ya da hangi vitamine sahip olduklarını değil, dini tanıtıyor.
Konuşan dindar Elma çocuklara şöyle sesleniyor; “Elma ellerde, tadı dillerde, elmaları yemeli Allaha şükretmeli”,
Dindar Armut şöyle dile geliyor; “Armudu almalı, Bismillah diyerek tadına bakmalı”
Dindar Şeftali fetva veriyor;“Şeftalidir benim adım, çok tatlıdır tadım, yedikten sonra beni, Elhamdülillah demeyi unutmayın siz sakın”
Bu “dindar meyveler” Türkiye’de yetiştiği için ilahiler eşliğinde dualar okumuyor. Yurtdışında üretilmiş Pinokyo, Heidi ve Şirinler gibi çocuk masallar bile Türkiye’de dindarlaşıyor ve Müslümanlaşıyor. Bu karakterler üzerinden eğitimde dindarlaştırmayı hedefliyor.
PİNOKYO’NUN ÇARESİZLİĞİ
İtalyan yazar Carlo Collodi'nin çocuk romanı Pinokyo’da asimile edildi. Dedesi Türkiye’de namaz kılıyor ve “Allah rızası için ekmek verin” diyor. Pinokyo’nun duaları kabul edildiğinde “Okumak benden, şifa Allah'tan / Elemtere fiş, kem gözlere şiş / Bir daha nazar değmez inşallah”, “Şimdi ise Allah'a şükürler olsun ki, gerçek bir çocuğum” diyor.
Ama Pinokyo namaz kılamaz. Yalan söylediğinde uzayan burnundan dolayı alnı secdeye bir türlü gelmediğinden, namazı kabul olur mu bilmem, onu ancak MEB ve Diyanetin Uleması bilir.
MEB ve İslamcı yayın evleri Pinokyo, Heidi, Şirinler gibi yabancı karakterleri Türkleştirmek ve İslamlaştırmak için asimilasyona maruz tutuyor. İsviçre'li yazar Johanna Spyri'nin Heidi’si de Türkiye’deki dinsel asimilasyonun mağdurudur. Bayan Sesasman Türban takıyor ve dua okuyor. Heidi dua ederek, Allahtan yardım istemek zorunda kalıyor.
BİR KATLİAMDAN ÖNCESİ
Komünist Şirinler "İslami TV kanalların“da Müslüman Şirinler oldu; Şirin Baba, Cuma namazına gitti; Şirinlerin "laylaylaylay" şarkısı "La ilahe illallah, Allahü ekber"e dönüştü.
Devletin ve Siyasal İslamcı Ulemanın dini müfredatından mezun olmuş cihatçılar ise şimdi “Allahü ekber” nidalarıyla Suriye’de çocuk kadın demeden sivil ve masum insanları katletmeye devam eden katillere dönüştü.