
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

CHP metropol ilçe belediye başkan adaylarını açıklayınca, Türkiye’nin dört bir yanından ciddi itirazlar yükseldi. Kaybedenlerin, aday gösterilmeyenlerin itirazı anlaşılır bir şeydi. Bu tür itirazlar her zaman olabilirdi. Nitekim geçen haftalarda da, açıklanan adaylara itirazlar olmuştu. Mersin gibi, Mezitli gibi… Ancak bu kez, itiraz noktaları farklı olsa da, itiraz edenlerin sayısı epeyce fazlaydı. Edirne’den Kırklareli’ye, Beşiktaş’tan Çiğliye, Muratpaşa’dan Çankaya’ya kadar bir dizi yerde itiraz sesleri yükseldi. Birçok yerde istifalar gündeme geldi. Bir milletvekili istifa etti. Bazı yerlerde parti binaları işgal edildi, CHP Genel Merkezi önüne gösteriler yapıldı.
‘Yerel Seçimler’e 48 gün kala bu kadar protestonun olması, tarafların haklı olup olmamalarının da ötesinde, CHP Genel Merkezi tarafından bu sürecin iyi yönetilemediğini gösteriyor.
AKP’nin bugün yönetemez hale düşmesini sağlayan Gezi Eylemleri başladıktan bir süre sonra, CHP’nin ‘Yerel Seçimler’le ilgili açıkladığı ‘aday adaylık takvimi’ son derece doğru bir yaklaşımdı. Bu işleri koordine edecek beş kişilik bir ekibin oluşması da doğruydu. Çünkü, geçmiş yerel seçimlerde CHP içindeki en büyük tartışma; ‘belediye başkanı adaylarının çok geç belirlenmesi’ oluyordu. Gerçekten de CHP adaylarını hep son dakikada belirliyordu. Bu kez hamle doğruydu. Seçim tarihinden 5-6 ay önceden belirlenecek adaylar, kendi takımlarını oluşturmada, projelerini olgunlaştırmada sıkıntı yaşamayacaklardı! Zamanında sahaya inerek, etkili bir seçim çalışması yapma şansını yakalayacaklardı… Yine olmadı. Temmuz denildi, Eylül denildi, şu denildi, bu dendi ve geldik Şubat’a. Hafta sonunda toplanan CHP Parti Meclisi birçok metropol ilçe belediye başkan adayını belirlese de, birkaç metropol ilçe dahil, 200 civarında belediyeye henüz atama yapılmamış durumda… Bu işin günahı tümüyle CHP MYK’sinindir. Karar doğru olsa da; uygulamada bir karşılığı yoksa, karar almışsınız-almamışsınız bir önemi olmuyor.
Bütün manevralarına rağmen AKP’nin hem ulusal, hem de uluslararası alanda baş aşağı gittiği; insanların değişiklik isteğinin bu kadar öne çıktığı bir dönemde, uzun süredir iktidara bu kadar yaklaşmış bir partinin bunu yapması; kötü niyet aramayacaksak, tam anlamıyla siyasi beceriksizliktir!
CHP’ye rağmen İstanbul ve Ankara’yı kaybedecek olan AKP’nin, 30 Mart sonrası gidici olacağına ve ‘erken genel seçim’in gündeme geleceğine inanan biri olarak; CHP’nin aday belirleme yöntemlerinde kendi ayağına kurşun sıkmasını anlamıyorum! Yerel seçimlerle ilgili alınan kararın ardından 8 ay geçmiş, yumurta kapıya gelmiş ve sen halen aday tartışıyorsun! Kadıköy gibi çok önemli bir ilçende, gece yarısı birilerini telefonla arayıp aday yapmaya çalışıyorsun. Sabaha karşı aday yapmak istediğin kişinin üstelik bir de İP’li olduğunu yeni öğreniyorsun! Bunun adı skandal değil de, nedir?
‘Yerel iktidar’ı alanın ‘merkezi iktidar’ı aldığının bilindiği, her şeyin ana muhalefet partisinin lehine olduğu bir dönemde, seçimlere 48 gün kala yaşanan bu kargaşada tartışma yaratan ‘son dakika kararlarının’ temel nedeni; özellikle aday belirlemedeki yöntem sorunudur. Çünkü, bugün yaşanan protestoların en önemli nedeni; politik olarak farklı söylemelerden-iddialardan daha çok (keşke böyle olsa) aday belirleme yönteminden kaynaklanıyor. Adaylar için ön seçim denildi, eğilim yoklaması denildi, kamuoyu araştırmaları denildi. Bunun için, muhtemelen araştırma şirketlerine milyonlarca lira da ödendi. Ancak aday kriteri bir türlü belirlenemedi. Aday olmak, sahi neydi? Uzun süre CHP’de çalışmak mı? CHP örgütünden gelmek mi? Belediyeciliği bilmek mi? Liyakat sahibi olmak mı? Yoksa çok paralı olmak mı? Yoksa öncelikle ‘Genel Başkan’ ya da ‘komisyon üyeleri’nin gözlerinin içine bakarak, kendini beğendirmek mi?
Aday belirlemede asıl kriter sanki sonuncusu oldu. Belki de bu yüzden, 5’li komisyonda yer alan üyelerin odaların içi ve önü sürekli miting meydanı gibi oldu. Oysa, başta telaffuz edilen ve parti tüzüğünde yer alan ‘önseçim yöntemi’ uygulansaydı; her aday hem boyunun ölçüsünü alırdı, hem de bu kadar itiraz asla zemin bulamazdı. Üstelik bu aday belirleme süreci bu kadar uzun sürmez, ön seçimle seçilen adaylar bugün alanlarda olurdu. CHP Yönetimi de, üyeleri de, 7 aydır ‘CHP’linin CHP’liye propagandası’ ile kendini heder ederek yorulmaz, motivasyonunu kaybetmezdi!
Kılıçdaroğlu’nun dünkü grup toplantısında söylediği gibi, ‘yeni yüzlere, taze kana ihtiyaç olduğu’ doğru, gençlerin önünün açılması da. Politik ayrımlardan daha çok, ‘Ben olacağım, o olmayacak!’ yaklaşımın öne çıkmasını eleştirmesi de tereddütsüz doğru. Ancak bu doğruların hayat bulabilmesinin yolu; partinin önünün önseçim yöntemiyle açılmasından, karar mekanizmalarının parti bileşimine uygun şekillenmesinden geçiyor.