English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Son Makaleler
Ali KENANOĞLU
Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!

Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Turan ESER
Küreselleşen Kerbela

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

Ali KENANOĞLU
500 haftadır aynı yerde

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
Barbarlığın Yolu
Yayınlanma Tarihi: Salı, 04 Şubat 2014
Barbarlığın Yolu
Yazar: Turan ESER
Suriye’de üç yıldır işgalci savaş ve bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Cennete gitmek için Suriye’de insanlık trajedisine sebep olanlar, Suriyelilerin dünyasını cehenneme çeviriyor. Kadınlar ve çocuklar ise yaşadıkları savaşın cehennemi içinde barışın cennetini düşlüyorlar. Savaş, barbarlığın yolunu gösteriyor insanlığa. Benim bir adım insansızlaşmadır; ben yüz binlerce insanın kaderiyle ve hayatıyla oynarım, diyor. Savaşın cehenneminde ölümlerin, sürgünün, tecavüzün, açlığın, yoksulluğun ve zorla yerinden edilmelerin bedelini insanların ödediği çirkin, ahlaksız ve günah dolu bir oyun. Oyunu kuranlar sırça köşklerinde keyiflerini bozmadan yaşıyor. Savaşla dünyayı kendilerine cennet yapanlar, insanlık için cehenneme çeviriyorlar. Ölmeyenler ve kazananlar sadece karar vericiler. Ölenler ve kaybedenler ise sürekli emre itaat eden resmi, sivil askerler ve masum insanlar. Dünya’nın sahipleri, kendilerini dünya halklarının da sahipleri olarak görüyor. Savaş ise kinin ve hırsın esiri olmuş iktidarın ve egemenlik siyasetinin ürünü olarak pazarlanıyor. “Benim Mültecim!” ÖSO, El Kaide ve El Nusra'nın saldırıları sonrası Türkiye'ye sığınan Suriyelilere yönelik AKP iktidarı açıktan ayrımcılık uyguladı. AKP tarafından kurulan Türkiye'deki sınır kamplarında eli silahlı cihatçılar çeteler toplanıyor ve Suriye’deki insanlık dışı vahşetler için eğitiliyor ve planlar yapıyorlar. Sözde “mülteci kampları” öldürmek için eğitilen El Nusracı ve El Kaideci cihatçı çetelerin kamplarına dönüşüyor. Hatay ve çevresini terörize eden saldırlar yine bu eli silahlı çetelerdir. Cihatçı çeteler kamplara yerleştirilirken, her türlü imkân ve olanak sunulurken, savaşın gerçek mağduru olan Suriyeli sığınmacılar kaderlerine terk edildi. Örneğin bu cihatçı çetelerin mağduru olarak Suriye’deki savaştan kaçıp gelen Alevi Türkmenler sokaklarda, parklarda yaşar hale geliyor. Cemevleri bu mültecilere sahip çıkarken, valilikler engelliyor. Yani AKP’nin evrensel ilkeler ve değerlere uygun bir mülteci politikası yoktur. İşgalci savaşa taraf olarak mülteci üreten taraftır. Yevmiye: 30 Lira Mültecilere nimetmiş gibi çadır kentler kuranlar, mültecileri yaratan politikaların tarafı oluyor. Hatay’daki bir mülteci AKP için bir oy ve sınırda yeni bir çetenin anahtarından başka bir anlama gelmiyor. Daha çok mülteci, daha çok anahtar… Suriyeli mültecilerin zorunlu göç hikâyeleri ve travmaları ortada. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de AKP’nin paralı askeri olmaya zorlanıyorlar. Sığınmak zorunda kaldıkları ülkemizde ayrımcılığa, yabancı düşmanlığına, sosyal dışlanmaya, tecavüze, istismara ve ucuz iş gücü olarak güvencesiz çalıştırılarak emek sömürüsüne maruz kalması, siyasette ve toplumda yaşanan vicdansızlaşmanın vardığı düzeyi göstermektedir. Mülteci Kadın Hep Mağdur Savaşın en dramatik mağduriyetini kadınlar ve çocuklar yaşıyor. Ülkemize sığınmış ikameti adressiz yaşayan kadın ve kız çocuğu mülteciler, “misafir ve yardımsever” erkeklerin kurduğu alçak kumpasların kurbanı oluyor. Türkiye’de mülteci kadınlara yönelik taciz, şiddet ve tecavüz Suriye’de yaşanan savaşın bir parçası haline gelmiştir. Sınırın ötesindeki cihatçıların kadınlara yönelik taciz, şiddet ve tecavüzlerine, sınırı berisinden ortaklık eksilmiyor. Tecavüze uğradığı için intihar eden, tedavi gören kadınlar ve çocuklar var. Suriyeli mülteci ailelerden kira karşılığı ailenin kızını isteyen alçaklar var. Henüz 15 yaşını doldurmamış kız çocuklarını baskı ile kadın ticaretine ve evlendirmelere zorlayanlar var. Savaşın cehennemi içinde yaşayan kadınlar ve çocuklar unutulur. Savaşı üretenlerin gündeminde Suriyeli kadınların ve kız çocuklarının uğradıkları cinsel saldırılar, onları fuhuş ticaretine zorlayan istismarcıları konuşulmuyor. Suriye’ye yönelik dış emperyalist müdahale, küresel güçlerin savaşı tırmandırması sonucu artan ölümlerin, yoksulluğun, mülteciliğin ve acıların artmasına son verilmesini, vicdan sahibi herkesin ısrarla talep etmesi gerekiyor. “Mülteci değiliz” diye cehenneme sağır, dilsiz ve kör bakamayız. Günlük yaşamları tahrip olmuş, yoksulluğa, şiddete ve tecavüze maruz kalan kadınların dramlarına, sokataki açlığa ve çocukların kararan hayatlarına gözlerimizi kapatamayız. Savaş cenneti mümkün kılamaz. Cehennem içinde cenneti düşlemeye devam etmeliyiz. Ve demeliyiz ki; Suriye’nin tek bir hak sahibi var ve onlar da Suriyelilerdir. Çözüm ve gelecekleri hakkında en doğru kararı onlar vermelidir.
Etiketler: yazar,turan eser,Barbarlığın Yolu