Kullanıcı Adı :

Şifre :

Şifremi Unutum! Üye Ol

Hararet nardadır, sacda değildir. Keramet baştadır, tacda değildir. Her ne ararsan kendinde ara. Kudüs’de Mekke’de Hac’da değildir. Hacı Bektaş-i Veli Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in, Alevilerin “sorunlarıyla” yakından ilgilendiği görülüyor. Tur ve asimilasyon operasyonlarına müdahil olmuş. Kültür ve Turizm Bakanlığı 100 Alevi dedesini kutsal yola sokacakmış. Daha doğrusu “Kutsal Asimilasyon Yolculuğu”! Necef, Kerbela üzerinden Mekke ve Medine’ye ulaşacakmış! Alevi dedeleri “Hacı” yapacaklarmış. İlk seyahatlerin sponsoru Bakanlık! Bu kutsal asimilasyon pazarının aktörleri TÜSAB, Kültür Bakanlığı ve Cem Vakfı. Kâbe Beytullah’a yüz sürecek dedeleri ise bu 100 kişilik dede kontenjanını Alevi Vakıfları Federasyonu-Cem Vakfı Alevi Din Hizmetleri Başkanlığı üzerinden seçiliyor. Cem Vakfı dedelerinden Celal Özer Dede, Mehmet Merdanoğlu, Tahir Küçükden ve Tunceli Cemevi dedesi Ali Ekber Yurt bunlardan bazılarıdır. Madımak Oteli’nin, Maraş’ın, Çorum’un ve Dersim’in yolunu bilmeyenler, Kabe’nin yolunu öğreniyorlar. İzzetin Doğan bu kutsal asimilasyon yolu için “Hükümetin açtığı bu yol doğru bir yoldur” diyerek destekliyor. Belli ki Alevi dedelerden “Alevi Hacılar” yaratılacak. “Alevi Hacıların” Anadolu’ya gelince, herkesin “Hacı” olması için bu kutsal asimilasyon turuna katılmasını överek anlatacakları düşünülmüş galiba. Bir taşla iki kuş, bir proje ile iki hedefe ulaşılacak. 20 milyon Alevi hem Kutsal Turizm için önemli bir pazar, hem de yeni kutsal asimilasyona yolculuk. ÇÖZÜM UMRE’YE DEĞİL, EVRENSEL HUKUKA YOLCULUK OLMALIDIR. Ömer Çelik bu kutsal yolculuğun “birleştirici, manevi ve çözüm için önemli bir adım” olacağını iddia ediyor. Alevi taleplerini karşılamanın yolu, “Bin Kabe’den üstün tutun insandaki aşkı” diyen Alevilere Hac-Umre Turu düzenlemekle olmaz. Evrensel insan hakları, inanç özgürlüğü ve laiklik ilkesinde yer alan eşit haklara yolculuk yapmaktan geçer. Aleviliğin halen inkâr edildiği, kendine özgü inanç ve Cemevlerinin ibadet yeri olduğu gerçeğinin hukuksal olarak kabul edilmediği bir ülkede, “Hacca Gitmek” çözüm değil, istismar ve asimilasyondur. Emevi zihniyetiyle çalışan devlet aklının, Aleviliği Sünnileştirmek, Cemevlerini camileştirmek, dedeleri hacılaştırmak, Alevileri de sağcılaştırmak/muhafazakârlaştırmak için denedikleri tüm asimilasyon yol ve yöntemleri tıkandı. AKP ve Cemaat Alevi asimilasyonunda etkili olabilmek için, tıkanmış asimilasyon yolunu, Cami-Cemevi Projesi ile cami avlusuna yürümeyi ve kutsal yolculuk ile Umre-Hac yolunu deniyorlar. HEM ASİMİLASYON HEM PAZAR Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TÜRSAB projesinin hedefi bellidir; Asimilasyon ve Turizm pazarı yaratmak! Cepler dolacak! Bu plan Alevileri devletin ve özel sektörün Hac ve Umre ziyaretlerinin içine dahil etmektir. Yani İslam’ın beş şartından biri olan ve Alevi inancında yeri olmayan “Hacca gitmeye” kapı açarak, Alevilerin Hacca gitmesi-Umre yapması teşvik edilecektir. Alevilerin Hacca gitmesini teşvik etmek, Umre yapmaya alıştırmak, bunu cazip kılmak için bazı uyanıklıklar da düşünülmüş. Örneğin kutsal yolculuğa, Aleviler için önemli sayılan, Hz Ali’nin mezarının olduğuna inanılan Necef’e ve Hz. Hüseyin ile birlikte 72 yoldaşının katledildiği Kerbela’da dâhil edilmiş. Ayrıca bu proje ile Alevilerin “Kutsal Yolculuk” üzerinden Turizm pazarına eklemlenmesi hedeflenmiştir. 20 milyon Alevi’nin Umre-Hac ziyaretleriyle Necef, Kerbela, Mekke ve Medine turlarına dâhil edilmesi, pazarı genişletme stratejisinin de bir parçası olacaktır. Proje ile dinsel asimilasyon ve ekonomik sömürü sağlanmış olacak. Aleviler anlaşılmak istenmiyor. Oysa Alevi talepleri hukuki ve demokrasi talebidir. Aleviler taleplerinin ne Kemalizm’in resmi devlet dini potasında ne de Cemaatçi, Siyasal İslamcı Sünnilik içinde eritmeye çalışanlarla çözüleceğine inanıyor. Alevilerin ihtiyacı asimilasyon yolunda “asimilasyona kutsal yolculuk” değil, inkârın, imhanın ve asimilasyonun son bulmasını sağlayacak eşit yurttaşlık ve eşit haklara kavuşmaktır.