Kullanıcı Adı :

Şifre :

Şifremi Unutum! Üye Ol

Biri “Halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçundan 4 ay hapis yattı; öbürü Küba Devrimi’nden ilham aldı. Gerilla hareketine katıldı. Altı kez vuruldu. 14 yıl hapiste yattı. Biri ülkesini “Tek başına İş başına” sloganıyla diktatör gibi; öbürü ise “Dürüst Hükümet, Birinci Sınıf Ülke” sloganıyla halkıyla birlikte yönetti. Biri limonata, simit sattı, siyasetçi olduktan sonra yaşam tarzı ve ekonomik durumu radikal bir değişime uğradı; öbürü “çok fazla mülk köle gibi çalışmak zorunda bırakır” diyerek, mütevazı bir hayatı tercih etti. Biri kibirli ve seçilmiş padişah gibi buyurgan, ayrımcı ve kutuplaştırıcı. Halkını azarlıyor. Taraftarı mezhepçi itaatkârlık, çıkar ve biat ile kendisine bağlıyor; öbürü ise alçakgönüllü, babacan, çiftçi görünümlü yaşam tarzıyla kendi insanlarını seviyor ve önemsiyor. Halkı ona saygı ve sevgi ile bağlanıyor. Birinin hakkında çokça yolsuzluk davası açılmış ve dokunulmazlık zırhı nedeniyle bekletiliyor; öbürü hakkında tek bir yolsuzluk davası ve şaibesi yok! Birinin kendine ait örtülü ödenek gibi devasal bütçesi var; öbürünün örtülü hiçbir şeyi yok. Biri dünyanın en zengin başbakanları arasında sayılıyor; öbürü mal varlığı ile ve asgari ücretle geçinen dünyanın en yoksul devlet başkanı. Biri daha çok zenginlik istiyor, “tüccar gibi yöneteceğim” düşüncesine sahip ve çocukları gemiciklere doymuyor; öbürü siyaseti kamu hizmeti olarak sürdürüyor. “775 dolar bize yeter. Hayatımın büyük bölümünde böyle yaşadım” diyor. Birinin özel zırhlı ve korumalı son model lüks aracı, şoförü ve konvoyunda onlarca aracı, ambulansı var; öbürü sıradan 1987 model Volkswagen Bettle marka arabasını kendi kullanıyor. Biri halkından korkuyor, 287 kişilik koruması, 3 adet bomba köpeği, birçok araca sahip; öbürü halkından korkmuyor, sadece iki kişilik koruması, birde üç bacaklı Manuela adlı köpeği var. Birinin, özel evi, villası, Başbakanlık konutu, köşkü ve Dolmabahçe sarayı var, öbürü köhne bir çiftlikte yaşıyor. Devletinin tahsis ettiği lüks saraydaki konutu kabul etmiyor. Biri 2013 Dünya Yolsuzluk Algısı Endeksi’ne göre 177 ülke arasında 53’üncü sıradaki ülkenin, öbürü 17’nci sıradaki ülkenin Başkanı. Biri geleneksel yolsuzluk rejiminin Başbakanı; öbürü yolsuzluğa karşı mücadelede dünyada en iyi 5.ülkenin başkanı. Biri iktidarın yukarıdan geldiğine inanan, kendisini tanrılaştıran vekillere sahiptir; öbürü “iktidar kitlelerin yüreklerinden gelir” diyerek, mütevazı halktan biri olmayı tercih ediyor. Biri kürtajın “cinayet” olduğunu savunuyor, alkole karşı kısıtlayıcı, yasakçı tedbirler alırken; öbürü kürtajı serbest bırakıyor ve mafyaya ve uyuşturucu kaçakçılığına karşı, esrar tüketiminin de yasal olmasını savunuyor. Biri daha çok iktidar istiyor. Tekçilik ve çoğunluk rejimi ile 2023, 2071 diyor; öbürü 2014’de başkanlığı bırakıyor. Çünkü politikanın bir iş değil, halk yararına bir çalışma olduğunu biliyor. Biri büyümenin tüketimle olduğuna inanıyor; öbürü “büyümeye tüketimle ulaşılabileceğine inanmak körlüktür. Aşırı tüketim seviyesi gezegenimize zarar veriyor” diyor. Biri en çok basın sansürünün, yasaklarının, baskıların ve tutuklu gazetecilerin bulunduğu ve 179 ülke içerisinde 154. sırada yer aldığı ülkenin başbakanı; öbürü sınır Tanımayan Gazetecilere göre kıtasının en özgür basını ve dünyada ise 27. sırada olan ülkenin başkanı. Biri “Küresel Barış Endeksi”nde 158 ülke arasında 130’uncu sıradaki ülkenin Başbakanı; öbürü 21. sırada olan ülkenin Başkan’ı. Birinin yüksek maaşı, yan giderleri, özel uçakları ve örtülü ödeneği var; emekli olduktan sonra bile binlerce dolar kazanmaya devam edecek; öbürü 12 bin dolar aylık maaş alıyor. Eline geçen ise sadece 775 dolar! Çünkü maaşının 11 bin 225 dolarını fakirlere bağışlıyor! Emekli olduğunda bahçıvanlığa devam edecek. Birinin sağcı, siyasal İslamcı, neo-liberalizm yanlısı Adalet ve Kalkınma Partisi var; öbürünün sosyalist, devrimci olarak Halk Girişim Hareketi. Biri Türkiye’ye, öbürü Urugay’a Başkan oldu. Birinin adı Recep Tayyip Erdoğan. Öbürünün adı José Alberto Mujica Cordano. Zenginin malı, yazarın klavyesini yorarmış derler, ama fakirin erdemliği de insan-ı kâmil olmayı öğütlermiş. Anlayana…