Üye Girişi
Son Makaleler

Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Küreselleşen Kerbela
“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

500 haftadır aynı yerde
27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..
Facebook
Haber Bülteni
Din ile Devlet bir arada olmuyor!
Yayınlanma Tarihi: Cuma, 10 Ocak 2014

Devleti ve iktidarı din üzerinden kurguladın mı kavga kaçınılmaz olur! Dinin iktidar için belirleyici hale gelmesi herkesi perişan eder! Din eksenli devlet, geriliğe ve ilkelliğe tekabül eder. Yeryüzünde din eksenli bir tek ilerici, özgürlükçü, adaletli devlet bu yüzden yok. Çünkü dini devletin içine soktun mu, ‘öteki’ni yaratmak zorunda kalırsın. Birilerini mutlaka aşağılarsın. ‘Kutsal kitaplarda’ adalet ve eşitlik adına yazılan her söz havada asılı kalır. Bu sözler kitap sayfaları arasından çıkıp, sokağa asla inmez. Din devleti ve onun yarattığı siyasal iktidar demokrasiye, özgürlüğe ve adalete yabancılaşır. Dün iyi olan, bugün kötü olur. Dün kahramanları bugünün hainlerine dönüşür. Bugün ‘bizde de’ bütün İslam coğrafyasında da yaşanan budur!
* * *
Dini öne çıkaran anlayışların, örneğin ‘Siyasal İslamcılar’ın bakış açıları hep birbirine benzer. Dini ve onun yaratacağı ‘toplumsal projeyi’ en iyi kendileri temsil eder. Bu ‘en iyi temsiliyet’ iddiası sonu gelmeyen bir yol olduğu için, bölünmenin arkasından da ‘katl-i vacip’ fetvaları kaçınılmazdır.
Örneğin, kim bir adım öne çıkıp, Erdoğan ile Gülen arasında büyük farklar olduğunu anlatabilir? Dinen, siyaseten ve ideolojik olarak aralarında hangi temel farklar var? Her iki taraf da siyasal İslamcı, her iki taraf da muhafazakar değil mi? Erdoğan’ın daha ‘millici’, Gülen’in daha Amerikancı olduğu ise, boş ve anlamsız bir tartışma değil mi? Kaldı ki, Erdoğan’ı iktidara taşıyan ABD değil miydi? Her iki tarafta iflah olmaz bir şekilde sol düşmanı değil mi? Bütün bu ve benzeri soruların cevaplarını bilmeyen var mı?
Daha dün, gerçekten de ‘dün’ iktidarı birlikte paylaşıyorlardı. Karşılıklı iltifatların haddi hesabı yoktu! Fetullah Gülen ‘Hocaefendi’, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da ‘Beyefendi’ değil miydi? Erdoğan, Hocaefendi’ye en önemli kurmaylarından birini, Bülent Arınç’ı göndermemiş miydi? Fehmi Koru, durumdan vazife çıkardığı için mi Gülen’le görüşmüştü? Bu soruların cevapları da belli, öyle çok uzun tahlillere ve senaryolara da ihtiyaç yok.
Erdoğan’ı ‘millici’, Gülen’i ‘Amerikancı’ yaparsanız, Zekeriya Öz’ü de ‘kahraman’ yaparsınız! Oysa kumaş aynı, beslenilen tarla aynı!
Bugün görevden alınan polisler dün Gezi’de bizlere gaz sıkanlar, su sıkanlar değil miydi? Artık hepimizin isimlerini ezberlediğini gencecik insanları öldüren, ölümüne sebep olan polis kimin polisiydi? Bugün görevden alınan polis o polis değil miydi? Peki görevden alınan polislerin yerine atanan polisler nereden geliyor? Bunların ötekilerden farkı ne?
Üstelik bu durum bize özgü de değil. Dün bütün kurgusunu Esad’a ve Alevilere karşı yapan, kafa kesen İslamcı terörist grupların bugün birbirlerine düşmelerinin nedeni nedir? Neden belli! Dini bir devlet yaratma çabası ya da devletin kontrolünde dini bir toplumsal ilişkiler ağı yaratma isteği! İster dini bir iktidar aracı olarak öne çıkarmak, isterse devlet dini yaratmak; nasıl bakarsanız bakın, din eksenli bir bakış demokrasiye, özgürlüğe yabancı bakışlardır ve asla ‘huzur’ getirmezler! Suriye’de İslami gruplar bu bakıştan dolayı birbirlerini kesiyorlar, biz de ise birbirlerini tasfiye ediyorlar.
* * *
Birçok farklı faktörün yanı sıra, iflas eden ‘Siyasal İslam’, Erdoğan ile Gülen arasındaki kapışmayı da tetiklemiş durumda. Gerek Erdoğan - Gülen kapışması, gerekse de Suriye başta olmak üzere İslam coğrafyasında kan üzerinden yürüyen ve toplu kırımlara dönüşen çıkmazdan kurtulmanın yolu, sistemin laikleşmesinden geçmektedir. Sistemi demokratikleştirmek ise; adı ister laiklik, ister sekülerlik, isterse başka bir şey olsun; esas olarak dinin devletin kurumsal kimliği dışına çıkartılmasından geçmektedir! Türkiye yeniden kurgulanacaksa, bu tartışmanın daha cesur bir şekilde yapılması gerekiyor.
* * *
Ankara’da miting var! DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 11 Ocak Pazar günü Ankara’da ‘Özgürlük, Barış, Demokrasi, Adalet ve Emek Mitingi’ düzenliyor. Toplanma yeri saat 09:00’da Hipodrom, miting ise 12:00’de Sıhhiye’de. Mitingin sloganları da çok net; ‘Bozuk düzende sağlam çark olmaz. Bu pisliği halk temizleyecek!’
Etiketler: yazar,necdet saraç.Din ile Devlet bir arada olmuyor!