English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Son Makaleler
Ali KENANOĞLU
Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!

Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Turan ESER
Küreselleşen Kerbela

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

Ali KENANOĞLU
500 haftadır aynı yerde

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
‘İnsan Hakları’ mı dediniz?
Yayınlanma Tarihi: Cuma, 13 Aralık 2013
‘İnsan Hakları’ mı dediniz?
Avrupa İnsanHakları Mahkemesi (AİHM) son yılların en önemli gediklisi Türkiye’yi 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde bir kez daha mahkum etti. Mahkumiyetin gerekçesi; bir kez daha ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ idi. Bundan 13 yıl önce, dönemin DSP, MHP ANAP Koalisyon Hükümeti, adı ‘Hayata Dönüş’ olsa da, ölümlerle sonuçlanan, toplam 20 cezaevine yönelik büyük bir operasyon yaptı. O sırada cezaevlerinde yüzlerce tutuklu ve hükümlü ‘F Tipi’ hücre sistemine ve tecrit uygulamasına karşı direniyordu. Operasyonun amacı da bu direnişi kırmaktı. Operasyonda 30'u tutuklu, 2’si asker, toplam 32 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. İşte bu ‘ölüm operasyonu’ daha sonra açılan davalardan dolayı birçok kez AİHM’de yargılandı ve her seferinde AİHM ‘Türkiye’nin yaşam hakkı ve işkence yasağıyla ilgili soruşturma yükümlülüğünü ihlal ettiğine’ karar verdi. Bu mahkumiyet neticesinde, o dönemde Çanakkale Cezaevi’nde kalan altı kadın başvurucu, devletten toplam 36 bin 200 euro tazminat alacak. AKP ne kadar demokrasi ve özgürlük lafı ederse etsin, rakamlar AKP’yi yalanlıyor, Türkiye’de ‘insan hakları’nın yalnızca lafının olduğunu gösteriyor: 2012 verilerine göre; Rusya’dan sonra hakkında en fazla dava açılmış Türkiye’nin ceza alması olasılığı yüksek olan tam 16 bin 879 dosya AİHM’de sıra bekliyor. Geçen yıl Türkiye’nin mahkum olduğu dava saysı 123. AİHM’nin 2013 rakamları henüz kesin olmasa da, Türkiye’nin hukuk ihlalleri konusunda ilk üçte olacağı kesin gözüküyor. Bu konuda elimizdeki iki veri de bunu açıkça gösteriyor. 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle iki rapor yayınlandı. Raporlardan biri; Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile İnsan Hakları Derneği’nin birlikte yayınladıkları ‘2013 Türkiye İnsna Hakları Raporu’, diğeri de Hrant Dink Vakfı'nın ‘Medya'da Nefret Söylemi ve Ayrımcı Söylem’ adlı raporu. ‘2013 Türkiye İnsna Hakları Raporu’na göre; 1 Ocak - 30 Kasım 2013 tarihleri arasında; kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 25 kişi, gösterilerde 15, faili meçhul cinayet sonucu 7, cezaevlerinde çeşitli nedenlerle 25 kişi yaşamını yitirmiş. Bu sürede 52 askerin, 40 da polisin intihar veya şüpheli şekilde ölümü var! Polis ve asker rakamları bir bütün olarak AKP dönemi düşünüldüğünde oldukça yüksek: Son 12 yılda 1.032 asker, 272 polis intihar etmiş. 2013 yılında örgütlenme faaliyetleri nedeniyle 1280 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 445'i tutuklanmış. Gezi Eylemleri ve insan hakları ise, AKP iktidarı açısından yan yana gelmesi oldukça zor iki kavram. Gezi Eylemleri sırasında 8 bin kişi yaralandı. 6 kişi öldürüldü. 12 kişinin gözü kör edildi. 6 bine kişi ise gözaltına alındı. Savcılık birçok davayı birleştirerek, deyim yerindeyse suç üretiyor. AKP döneminde insan hakları ihlalleri zirve yapınca, ‘doğal olarak’ suç sayısı ve suçlular artmış, cezaevleri de dolup taşmış. AKP iktidara geldiğinde, cezaevlerinde 59 bin 429 varken, 4 Kasım 2013 itibariyle cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı 141 bin 161 kişi olmuş. Bu tutukluların 162’si ağır hastalık nedeniyle ölüm sınırında. Toplamda ise 544 tutuklu veya hükümlü ağır cezaevinde koşullarında hızla tedavi edilmeyi beklemekte. MEDYADA DURUM NE? Hrant Dink Vakfı'nın ‘Medya'da Nefret Söylemi ve Ayrımcı Söylem’ Mayıs-Ağustos 2013 Raporu’na göre ise; Türkiye’de hedef gösterme önceki dönemlere göre arttı. Hedef gösterilenler ise en başta Gezi Direnişi’ne katılanlar. Raporun ilk bölümünde ‘basında nefret söylemi’ ele alınırken, ikinci bölümünde Gezi Parkı Protestoları sırasında medyada görülen ayrımcı dil anlatılmış, örnekler verilmiş. Rapor özellikle Gezi Direnişi'ne destek üzerinden, kamuoyunda ön planda olan kimi isimleri hedef göstermeye dayalı, nefret üreten bir söylemin öne çıktığını da vurgulamış. Nefret söylemine en çok rastlanan ulusal gazeteler arasında ilk iki sırayı Milli Gazete ile Yeni Akit almış. Bunları takip eden gazetelerin ise önemli bir bölümü iktidar yanlısı gazeteler: Yeni Mesaj, Ortadoğu, Milat Gazetesi, Akşam, Takvim, Anayurt, Sabah Türkiye, Milliyet, Yeni Şafak. Rapor, iktidarın dili ile gazetelerin dilinin aynı olduğunu da açıkça gösteriyor. Nitekim, Yeni Şafak gazetesi aynı zamanda ‘Gezi olayları hakkında düşman oluşturan ve hedef gösteren ayrımcı dil üreten’ gazeteler arasında ilk sırada yer alıyor, onu Sabah gazetesi izliyor.
Etiketler: yazar,necdet saraç.‘İnsan Hakları’ mı dediniz?