English French German Italian Japanese Chinese Russian Spanish
Üye Girişi
Kullanıcı Adı :
Şifre :
Son Makaleler
Ali KENANOĞLU
Başörtülü bacımızı cami avlusunda katletseler!

Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

Turan ESER
Küreselleşen Kerbela

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

Ali KENANOĞLU
500 haftadır aynı yerde

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Facebook
Haber Bülteni
Ad Soyad :
E-Mail :
Bölünür müyüz?
Yayınlanma Tarihi: Çarşamba, 20 Kasım 2013
Bölünür müyüz?

Diyarbakır’da Erdoğan’ın Barzani ile buluşması ve buluşmanın şova dönüşmesi, bölünme tartışmasını bütün haşmetiyle yeniden gündeme taşıdı. Eğer tartışma, AKP’nin söyledikleri ve Kürt düşmanlığı üzerinden yürümeye devam ederse, tartışmanın sonucunda gidilecek yer şimdiden bellidir: “Evet, bölünürüz!..”

Bugüne kadar bölünme kavramı da, bölünme suçu da hep solcularla, sosyalistlerle, komünistlerle özdeşleştirildi. Onlara yakıştırıldı. Bölünme lafı ortada dolaştıkça, solcular bölünmenin ‘doğal faili’ oldular. Çünkü bu ülkede, devlete ve sisteme karşı hak talebinin adı bölücülük oldu. Oysa, her daim bölünmenin asıl adresi tereddütsüz sağcılardır, muhafazakarlardır, Siyasal İslamcılardır. Milliyetçiler ve ırkçılardır...

Bu gerçeği bugüne kadar yaşayarak fazlasıyla gördük. Çünkü sağcıların ve milliyetçilerin tamamı ‘tekçi’dir. Kendi etnik kimliği ya da inancı dışında bir başkasını asla kabul etmez. Kabul eder gibi gözüktüğünde bile, farklının aslında kendisi gibi olmasını ister! Hoşgörüyü bile, kendinden daha aşağıda olanın başının okşanması olarak görür. Belirleyici olan kendisidir, diğerleri her zaman talidir! Hep kendine Müslümandır! İşine geldiğinde özgürlük lafı eder, oysa anladığı yalnızca türban özgürlüğüdür. İşine geldiğine barış lafı eder. Barıştan anladığı ise, yalnızca kendine biat edenlerin barışıdır! Sivas’ta tekbirler eşliğinde yakılarak, Uludere’de bombalanarak katledilenlerin, Gezi’de öldürülen gençlerin bu barışta yeri yoktur! Sağcılar, muhafazakarlar, İslamcılar böyle düşünür ve buna uygun davranırlar. Bu onların doğasında vardır ve bu anlamıyla da onların bölücülüğü ‘normaldir’! Asıl sorun; kendini solcu, sosyal demokrat, Atatürk devrimcisi gören; sabah - akşam “Bölünmeye karşıyız” dedikten sonra “Bölünüyoruz” diye ortalığı velveleye veren milliyetçilerde! Bu kesimler, hiçbir dayanağı olmayan ve günümüzün hiçbir gerçekliğine cevap vermeyen tezleriyle hem sağcıları daha güçlendiriyorlar, hem de bölünmeyi! Siyaseten MHP ile de aynı noktada buluşuyorlar!

Şöyle olsaydı, böyle olsaydı tartışmasının bugün hiçbir anlamı yok. Çünkü siyasetin belirleyici kriteri sonuçtur! Orta yerde Irak Federal Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan Parlamentosu var. Benzer bir durum şimdi Suriye Rojava’da var. PYD ‘Suriye Kürdistanı Özerk Bölgesi” kurdu, parlamentosunu oluşturdu. Türkiye’de PKK’nın yasal temsilcisi diyebileceğimiz BDP, 3 milyon oy ile 36 milletvekili çıkardı. 98 Belediye Başkanlığı BDP’de… Erbil’de toplanacak Kürt Konferansı, Kürtlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından ve uluslararası güçlerin müdahalelerinden dolayı üç kez ertelenmiş olsa da, toplandığı anda fiili olarak dört parçada ‘Özerk Kürdistan’ ilan etmiş olacak. Bunların niyetlerle, temennilerle hiçbir ilgisi yok. Bunlar somut gerçeklikler. Bazen Barzani, bazen Öcalan üzerinden ama esas olarak Kürt düşmanlığı üzerinden düşmanlık yaparak ne sorunu çözeriz, ne de bölünmeyi engelleriz. Er veya geç bir Kürt Devleti kurulacak! Bu süreci kahramanlık edebiyatıyla veya askeri müdahaleyle çözme şansı ise artık yok. Ne iç, ne de dış dengeler buna uygun!

Bu gerçekliği görmeden geliştirilecek her söylem karşılıksız kalmaya mahkum olduğu gibi, çatışmayı, ayrımcılığı ve bölünmeyi hızlandıracaktır. Bu nedenle; özellikle sosyal demokratların, Cumhuriyetçilerin, ulusalcıların eğer gerçekten kimliklerin ve kültürlerin eşit düzeyde birlikteliğinden yana bir samimiyetleri varsa “Bölünüyoruz” söyleminden hızla vazgeçmeleri gerekir. Çünkü, bölünmeyi engelleyecek ya da daha doğru bir ifadeyle; bölünmeyi bir ihtiyaç olmaktan çıkartacak tek şey, ülkenin demokratikleşmesi ve özgürleşmesidir. Bu konuda, gerçekten de “1. TBMM”ye bir kez daha dönüp bakmakta yarar var. O mecliste muhteşem bir temsiliyet var ve o temsiliyet ‘Cumhuriyet’i ilan ediyor. O temsiliyet kaybedildiğinde sorun da başlıyor! Türkiye’de ‘Yeni Cumhuriyet’ ancak işte öyle bir anlayışın üzerine kurulabilir. ‘2013 Türkiyesi’nde bu anlayışı geliştirebilecek yegane çözüm; sistemle kavgayı göze alabilecek, laik, eşitlikçi ve özgürlükçü sol bir iktidar yaklaşımıdır! Çünkü, Türkiye’de bölünmenin önünü ancak sol bir iktidar keser! Gerisi koca bir yalandır!

Etiketler: yazar,necdet saraç,Bölünür müyüz?