
Uğur Kurt cemevi avlusunda polis S.K’nın tabancasından çıkan kurşunla katledildi. Olay ilk önce “Havaya atılan ateş so Devamı..

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür!” diyor Akinwande Oluwole Soyinka isimli Nijeryalı yaza Devamı..

27 Mayıs 1995 tarihinden bu tarafa bir grup insan, gözaltında devletin askeri–polisi tarafından yani bizzat devlet iradesiyl Devamı..

Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği’nin 2013 İlerleme Raporu’nu; “Kimi hususlarda eksik ve yanlış bilgilendirme veya inadi bir yaklaşımla doğru olmayan değerlendirmeler içerse de, hükümetimizin reform kararlılığını teyit eder niteliktedir'” diye değerlendirdi.
Erdoğan raporu böyle değerlendirse de, aslında rapor Türkiye’ye yönelik temel demokrasi eleştirilerini bu yıl da korumaya devam ediyor. Nitekim, Avrupa Birliği’nin ‘Demokratikleşme Paketi’ne yaptığı zoraki atıflar, eleştirileri bir derece yumuşatsa da, Gezi Eylemleri başta olmak üzere, Kürt meselesindeki KCK davaları, sonuçlanmayan Uludere soruşturması, köy koruculuğunun kaldırılmamış olması, insan hakları savunucularının baskıya maruz kalmaları, orantısız güç kullanımı, azınlık dinlerine mensup ve inancı olmayan kişilerin gündelik hayatta ayrımcılıkla karşılaşmaları, raporda yeniden yer almış. Büyükşehir Belediyeler Yasası, Sayıştay Yasa Taslağı ve alkollü içkilerin reklam ve satışı ile ilgili yasalara da, raporda isim belirtilerek yer verilmesi dikkat çekici. Basın özgürlüğüne ise, raporda ‘hükümet görevlilerinin baskılarının, otosansürün ve eleştiri yapan gazetecilerin görevlerine son verilmesi uygulamalarının sürdüğü’ şeklinde yer verilmiş…
Uluslararası alanda iyice yalnızlaşan Türkiye’nin, Gezi Eylemleri’ne yönelik müdahaleleri öne çıkaran eleştirileri bilmesine rağmen, raporu ‘eleştirerek de olsa kabullenmesi’ başka şansının olmamasından kaynaklanıyor. Çünkü, Erdoğan yeni ve sert eleştirilerin kendilerini daha fazla yalnızlaştıracağının fazlasıyla farkında. Bu yüzden de, rapor sonrası karşılıklı paslaşmalar yeniden başladı. Çünkü, 2013 AB İlerleme Raporu’nun asıl özelliği Türkiye ile AB arasında yeni fasılların açılmasının kapısını yeniden aralamak olarak gözüküyor. Nitekim, AB Genişleme Komiseri Stefan Füle bu yaklaşıma uygun olarak "Türkiye ile yeni fasıl açılması için uzun süre beklemeyeceğiz" açıklamasını yaptı.
Fülle bunları söylese de, Avrupa’dan Türkiye’ye yönelik eleştirilerin haklı olarak devam edeceği anlaşılıyor. Üstelik, eleştiriler yalnızca, sol, sosyalist ve Yeşiller merkezli değil; muhafazakarlar da eleştiriyor: Nitekim, AKP’nin ‘Türkiye’yi kutuplaştırdığını’ söyleyen Türkiye Raportörü Hırıstiyan Demokrat Ria Oomen-Rujiten açıkça Türkiye’nin ‘iki yüzü’ olduğunu belirterek şunları söylüyor: "Türkiye sanki bize iki farklı yüzünü gösteriyor. Yargı Reform Paketi ve demokratikleşme adımları ile umut verici oluyor, öte yandan sivil toplum hareketleri ve gösterileri karşısında, altı kişinin ölümüne ve binlerce yaralanmaya yol açan tutum ile ne kadar derinden kutuplaştığını gösteriyor."
Raporun son derece dengeli ve adil olduğunu belirten Sosyalist ve Demokratlar Grubu'ndan AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Üyesi Richard Howitt de, "Demokratikleşme paketindeki eksiklik anti-terör yasası konusunu gündeme getirmeye devam edeceğiz” diyor.
‘Demokratikleşme Paketi’nin Türkiye için günü bir anlamda kurtardığını belirten Liberal Grup Sözcüsü Andrew Duff ise açıkça “Oldukça sert olabilecek bir rapor bu sayede orta kıvama geldi" diyor ve devam ediyor: "Rapordaki genel tüm eleştirilere katılıyorum ve demokratikleşme paketi konusunda da; Kürtler, Aleviler ve Rum Patrikhanesi için de bir şeyler olmasını isterdik."
Demokratikleşmenin Kürt sorunun çözümüne bağlı olduğunu vurgulayan Yeşiller Grubu'ndan AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Fleutre de ‘yeni anayasa çalışmalarının hız kazanması gerektiğine’ vurgu yapıyor.
Türkiye’de yaşanan ‘olumsuz olayların ilerleme raporuna yansımasının doğal olduğunu’ belirten Muhafazakâr Reformist Grup Başkan Yardımcısı İtalyan Susy de Martini ise "Türkiye'nin var olan sıkıntılarını aşarak demokratikleşme yolunda daha fazla adım atacağından şüphemiz yok" diyerek, sanki AB Genişleme Komiseri Stefan Füle’nin açıklamasına destek veriyor gibi… Yeni dönem siyasetini gerilim üzerine kurgulayan AKP’nin, Avrupa’nın ‘doğrudan ve sert’ eleştirilerden imtina ederek hazırladığı “2013 AB İlerleme Raporu”na ve ‘dostane eleştirilere’ uygun olarak değiştirmesi çok zor gözükse de, anlaşılan o ki; Avrupa AKP’ye kapıyı tam kapatmamaktaki ısrarını bir süre daha devam ettirecek…